Yükleniyor...

100 hadis listeleniyor

#1
Hadis

حَدَّثَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ مُحَمَّدُ بْنُ أَبِى ثَلْجٍ الْبَغْدَادِىُّ صَاحِبُ أَحْمَدَ بْنِ جنْبَلٍ حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ حَفْصٍ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ حَاطِبٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ :قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم :« لاَ تُكْثِرُوا الْكَلاَمَ بِغَيْرِ ذِكْرِ اللَّهِ فَإِنَّ كَثْرَةَ الْكَلاَمِ بِغَيْرِ ذِكْرِ اللَّهِ قَسْوَةٌ لِلْقَلْبِ وَإِنَّ أَبْعَدَ النَّاسِ مِنَ اللَّهِ الْقَلْبُ الْقَاسِى » . حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى النَّضْرِ حَدَّثَنِى أَبُو النَّضْرِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ حَاطِبٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم نَحْوَهُ بِمَعْنَاهُ . قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ إِبْرَاهِيمَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ حَاطِبٍ .

Tercemesi

Bize Ahmed b. Cenbel'in talebesi Ebû Abdullah Muhammed b. Ebî Selc el-Bağdâdî, ona Ali b. Hafs, ona İbrahim b. Abdullah b. Hâtıb, ona Abdullah b. Dînâr, ona da İbn Ömer'in (ra) rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Allah’ı zikretmek dışında fazla sözden kaçının! Çünkü Allah’ın zikri dışındaki fazla söz, kalbe katılık verir. İnsanların Allah’a en uzak olanı da kalbi katı olanlardır.ذ Bize Ebû Bekir b. Ebî'n-Nadr, ona Ebû'n-Nadr, ona İbrahim b. Abdullah b. Hâtıb, ona Abdullah b. Dînâr, ona da İbn Ömer (ra), Hz. Peygamber'den (sav) aynı manadaki bir hadisi benzer bir şekilde rivayet etmiştir. Ebû İsâ şöyle demiştir: Bu hasen-garîb bir hadistir. Onu sadece İbrahim b. Abdullah b. Hâtıb'ın rivayetiyle biliyoruz.

Açıklama

Kültürümüzde Hadis projesini ilgilendiren kısım: أَبْعَدَ النَّاسِ مِنَ اللهِ القَلْبُ القَاسِي

  • Hadis No: T002411 Tahrici: Tirmizi, Zühd, 62
  • Türü: Merfu
#2
Hadis

حَدَّثَنَا حَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى التُّجِيبِىُّ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِى حَيْوَةُ حَدَّثَنِى ابْنُ الْهَادِ عَنْ أَبِى بَكْرِ بْنِ حَزْمٍ عَنْ عَمْرَةَ - يَعْنِى بِنْتَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ - عَنْ عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ " يَا عَائِشَةُ إِنَّ اللَّهَ رَفِيقٌ يُحِبُّ الرِّفْقَ وَيُعْطِى عَلَى الرِّفْقِ مَا لاَ يُعْطِى عَلَى الْعُنْفِ وَمَا لاَ يُعْطِى عَلَى مَا سِوَاهُ " .

Tercemesi

Bize Harmele b. Yahya et-Tücîbî, ona Abdullah b. Vehb, ona Hayve, ona İbnü'l-Hâd, ona Ebû Bekir b. Hazm, ona Amra -binti Abdurrahman-, ona da Hz. Peygamber'in (sav) eşi Hz. Aişe (r.anha) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ey Aişe! Şüphesiz ki Allah kullarına karşı yumuşaklıkla muamele eder (onlar için kolaylık ister) ve yumuşaklığı sever. O yumuşak muameleye, sertliğe ve başka şeylere vermediği karşılığı (dünyada istenilen amaçlara ulaşma, ahirette ise mükafat olarak) verir."

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ اللَّهَ رَفِيقٌ يُحِبُّ الرِّفْقَ

  • Hadis No: M006601 Tahrici: Müslim, Birr ve Sıla, 77
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#3
Hadis

حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ حَفْصٍ الأُبُلِّىُّ حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ عَيَّاشٍ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ " إِنَّ اللَّهَ رَفِيقٌ يُحِبُّ الرِّفْقَ وَيُعْطِى عَلَيْهِ مَا لاَ يُعْطِى عَلَى الْعُنْفِ " .

Tercemesi

Bize İsmail b. Hafs el-Übülî, ona Ebu Bekir b. Ayyâş, ona Ameş, ona Ebu Salih, ona Ebû Hüreyre, Hz. Peygamber'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Şüphesiz ki Allah kullarına karşı yumuşaklıkla muamele eder (onlar için kolaylık ister) ve yumuşaklığı sever. O yumuşak muameleye, sertliğe vermediği karşılığı (dünyada istenilen amaçlara ulaşma, ahirette ise mükafat olarak) verir."

Açıklama

Hadiste yumuşaklıkla yapılan işlerin dünyadaki sonucunun daha başarılı olacağına, ahirette de bu işlerin mükafata mazhar olacağına dair önemli bir mesaj vardır. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ اللَّهَ رَفِيقٌ يُحِبُّ الرِّفْقَ

  • Hadis No: İM003688 Tahrici: İbn Mâce, Edeb, 9
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#4
Hadis

وَحَدَّثَنِى عَمْرٌو النَّاقِدُ وَزُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ - وَاللَّفْظُ لِزُهَيْرٍ - قَالاَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتِ اسْتَأْذَنَ رَهْطٌ مِنَ الْيَهُودِ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالُوا السَّامُ عَلَيْكُمْ . فَقَالَتْ عَائِشَةُ بَلْ عَلَيْكُمُ السَّامُ وَاللَّعْنَةُ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « يَا عَائِشَةُ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الرِّفْقَ فِى الأَمْرِ كُلِّهِ » . قَالَتْ أَلَمْ تَسْمَعْ مَا قَالُوا قَالَ « قَدْ قُلْتُ وَعَلَيْكُمْ » .

Tercemesi

Bana Amr en-Nâkıd ve Züheyr b. Harb -lafız Züheyr'e aittir- onlara Süfyan b. Uyeyne, ona Zührî, ona da Urve, Âişe (ra)'ın şöyle dediğini rivayet etti: Bir grup Yahudi Rasûlüllah (sav)'in (yanına girmek için) izin istedi ve "Es-sâmü Aleyküm (Ölüm üzerinize olsun)" dediler. Bunun üzerine Hz. Aişe (onlara): "Bilakis ölüm sizin üzerinize olsun, Allah'ın laneti de!" dedi. Bu durum karşısında Rasûlüllah (sav) şöyle buyurdu: "Yâ Aişe! Allah bütün işlerde nezaketle davranmayı sever." Âişe (ra) dedi ki: "Ne dediklerini işitmedin mi?" Rasulullah (sav): "(Ben de onlara) 'Ve aleyküm (sizin üzerinize de olsun)' dedim ya!" buyurdu.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الرِّفْقَ فِى الأَمْرِ كُلِّهِ

  • Hadis No: M005656 Tahrici: Müslim, Selam, 10
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#5
Hadis

حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْمَخْزُومِىُّ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ :إِنَّ رَهْطًا مِنَ الْيَهُودِ دَخَلُوا عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالُوا: السَّامُ عَلَيْكَ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم :« عَلَيْكُمْ » . فَقَالَتْ عَائِشَةُ :فَقُلْتُ بَلْ عَلَيْكُمُ السَّامُ وَاللَّعْنَةُ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « يَا عَائِشَةُ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الرِّفْقَ فِى الأَمْرِ كُلِّهِ » . قَالَتْ عَائِشَةُ: أَلَمْ تَسْمَعْ مَا قَالُوا؟ قَالَ: « قَدْ قُلْتُ عَلَيْكُمْ » . وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى بَصْرَةَ الْغِفَارِىِّ وَابْنِ عُمَرَ وَأَنَسٍ وَأَبِى عَبْدِ الرَّحْمَنِ الْجُهَنِىِّ . قَالَ أَبُو عِيسَى: حَدِيثُ عَائِشَةَ حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .

Tercemesi

Bize Said b. Abdurrahman el-Mahzûmî, ona Süfyân b. Uyeyne, ona Zührî, ona Urve, ona Hz. Aişe şöyle rivayet etmiştir: Bir grup Yahudi Hz. Peygamber'in huzuruna girip "es-Sâmu aleyke (Ölüm üzerine olsun)" dediler. Rasulullah da "Aleyküm (sizin üzerine olsun)" dedi. Hz. Aişe şöyle dedi: Ben "Size ölüm ve lanet olsun" dedim. Hz. Peygamber (sav) "Ey Aişe! Allah bütün işlerde yumuşak davranılmasını sever" buyurdu. Hz. Aişe "Ey Allah'ın Resulü! Ne dediklerini duymadın mı?" deyince Hz. Peygamber "Sizin üzerinize olsun dedim ya!" buyurdu. Bu konuda Ebu Basra el-Gıfârî, İbn Ömer, Enes ve Ebu Abdurrahman el-Cühenî'den hadis rivayet edilmiştir. Ebu İsa şöyle demiştir: Hz. Aişe'nin hadisi hasen sahihtir.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الرِّفْقَ فِى الأَمْرِ كُلِّهِ

  • Hadis No: T002701 Tahrici: Tirmizi, İsti’zan ve Âdâb, 12
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#6
Hadis

حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ مُصْعَبٍ عَنِ الأَوْزَاعِىِّ ح وَحَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ وَعَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالاَ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِىُّ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ " إِنَّ اللَّهَ رَفِيقٌ يُحِبُّ الرِّفْقَ فِى الأَمْرِ كُلِّهِ " .

Tercemesi

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Muhammed b. Musab, ona Evzâî, (T) Bize Hişâm b. Ammâr ve Abdurrahman b. İbrahim, onlara Velid b. Müslim, ona Evzâî, ona Zührî, ona Urve, ona Hz. Aişe, Hz. Peygamber'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Şüphesiz ki Allah (kullarına karşı) yumuşaklıkla muamele eder (onlar için kolaylık ister) ve her işte yumuşaklığı sever."

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الرِّفْقَ فِى الأَمْرِ كُلِّهِ

  • Hadis No: İM003689 Tahrici: İbn Mâce, Edeb, 9
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#7
Hadis

أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِىٍّ قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ إِسْمَاعِيلَ عَنْ عَامِرٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « الْمُسْلِمُ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ وَالْمُهَاجِرُ مَنْ هَجَرَ مَا نَهَى اللَّهُ عَنْهُ » .

Tercemesi

Bize Amr b. Ali, ona Yahya, ona İsmail, ona Âmir ona da Abdullah b. Amr'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Müslüman, dilinden ve elinden (gelecek zarardan) diğer Müslümanların güvende olduğu kimsedir. Muhacir ise Allah’ın yasaklarını terk eden kişidir."

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الْمُهَاجِرُ مَنْ هَجَرَ مَا نَهَى اللَّهُ عَنْهُ

  • Hadis No: N004999 Tahrici: Nesai, İman ve Şerâiuhû, 9
  • Türü: Merfu
#8
Hadis

أخبرنا أبو محمد عبد الرحمن بن عمر الصفار أبنا أحمد بن محمد بن زياد ثنا محمد بن عبد الله الحضرمي ثنا علي بن بهرام ثنا عبد الملك بن أبي كريمة عن بن جريج عن عطاء عن جابر قال قال رسول الله صلى الله عليه و سلم : " المؤمن إلف مألوف ولا خير في من لا يألف وخير الناس أنفعهم للناس"

Tercemesi

Bize Ebu Muhammed Abdurrahman b. Ömer es-Saffâr, ona Ahmed b. Muhammed b. Ziyâd, ona Muhammed b. Abdullah el-Hadramî, ona Ali b. Behrâm, ona Abdülmelik b. Ebû Kerîme, ona İbn Cüreyc, ona Atâ', ona da Câbir b. Abdillah, Resûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Mü'min başkalarıyla iyi geçinen ve kendisiyle iyi geçinilen kimsedir. Kendisiyle geçinilemeyen kimsede hayır yoktur. İnsanların en hayırlısı, insanlara en faydalı olandır."

Açıklama

Hadiste kâmil mü’minin temel özelliklerinden bazısına vurgu yapılmıştır. Bunlar ister aile içinde ve isterse sosyal hayatta insanlarla uzlaşabilmek, anlaşabilmek, başkalarına yük olan değil, başkalarına yardımcı olabilmektir. Bu özelliklere sahip olmayan birinde hayır olmadığı ifade edilmek suretiyle de bunun için bir çaba içinde olunması gerektiği belirtilmiştir. Hadisi bu metinle ve aynı isnadla Taberânî, Kuzâî ve Beyhakî rivayet etmişlerdir. Süyûtî hadisi Dârekutnî’nin de rivayet ettiğini bildirir. Üç ana unsurdan ibaret olan metin, parça parça farklı isnadlarla da rivayet edilmiştir. Bazı rivayetlerde hadisin ilk iki kısmı küçük lafız farklılıklarıyla son kısmı olmaksızın Sehl b. Sa’d es-Sâidî’den ve Ebû Hüreyre’den nakledilmiştir. (Bkz. Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 335; Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, VI, 131, No: 5744; Hâkim, el-Müstedrek, I, 23; Beyhakî, Şuabü’l-îman, X, 442, No: 7766, 7768; Hadisin bu kısmı İbn Mesûd’un sözü olarak (mevkuf) da rivayet edilmiştir. (Bkz. İbn Ebî Şeybe, Musannef, X, 115, No: 7252; Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, IX, 200, No: 8976). Hadisin son kısmı (insanların en hayırlısı, insanlara en faydalı olandır) ise başka senedlerle müstakil olarak da rivayet edilmiştir. (Kuzâî, Müsnedü’ş-şihâb, II, 223, No: 1234; Bu rivayeti Süyûtî hasen olarak nitelendirmiştir. Hadis “insanların Allah’a en sevimlisi insanlara en faydalı olandır” şeklinde rivayetler de mevcuttur. (Bkz. Bkz. Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, XII, 453, No: 13646; ; el-Mu’cemü’l-evsat, VI, 139, No: 6026; el-Mu’cemü’s-sağîr, II, 106, No: 861).

Notlar

Kullanıldığı Konular: 281,

  • Hadis No: MB129 Tahrici: Kuzai, Müsnedü’ş-Şihab, I, 365 (I, 108, No: 129); Taberânî, el-Mu'cemü'l-evsat, VI, 58, No: 5787; Beyhakî, Şuabü'l-îmân, X, 115, No: 7252.
  • Sihhat Derecesi: Hasen Türü: Merfu
#9
Hadis

حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ حَدَّثَنَا أَيُّوبُ عَنِ ابْنِ أَبِى مُلَيْكَةَ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها أَنَّ الْيَهُودَ أَتَوُا النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَقَالُوا السَّامُ عَلَيْكَ . قَالَ " وَعَلَيْكُمْ " . فَقَالَتْ عَائِشَةُ السَّامُ عَلَيْكُمْ ، وَلَعَنَكُمُ اللَّهُ وَغَضِبَ عَلَيْكُمْ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم: " مَهْلاً يَا عَائِشَةُ ، عَلَيْكِ بِالرِّفْقِ ، وَإِيَّاكِ وَالْعُنْفَ أَوِ الْفُحْشَ " . قَالَتْ أَوَلَمْ تَسْمَعْ مَا قَالُوا قَالَ: " أَوَلَمْ تَسْمَعِى مَا قُلْتُ رَدَدْتُ عَلَيْهِمْ ، فَيُسْتَجَابُ لِى فِيهِمْ ، وَلاَ يُسْتَجَابُ لَهُمْ فِىَّ " .

Tercemesi

Bize Kuteybe b. Said, ona Abdülvehhab, ona Eyyûb, ona İbn Ebu Müleyke, ona da Âişe (ra) şöyle rivayet etti: Yahudiler Peygamber (sav)'e gelip: "es-Sâmü aleyke (Ölüm üzerine olsun)" dediler. O da: "Ve aleyküm (Sizin üzerinize de olsun)" buyurdu. Bu durum karşısında Âişe (ra): "Ölüm üzerinize olsun, Allah size lanet etsin ve size gazap etsin" dedi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sav): "Yavaş ol ey Âişe! Sana yumuşak davranmak düşer. Şiddet ve kötü söz söylemekten kaçın!" buyurdu. (Hz. Âişe): "Ne söylediler duymadın mı?" deyince (Hz. Peygamber) şöyle buyurdu: "Onlara verdiğim cevabı işitmedin mi? Dolayısıyla benim onlar hakkında söylediğim kabul edilir de onların benim hakkımda söyledikleri kabul edilmez."

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: عَلَيْكِ بِالرِّفْقِ ، وَإِيَّاكِ وَالْعُنْفَ أَوِ الْفُحْشَ

  • Hadis No: B006401 Tahrici: Buhari, Daavât, 62
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#10
Hadis

حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ عَنِ ابْنِ عُيَيْنَةَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - قَالَتِ اسْتَأْذَنَ رَهْطٌ مِنَ الْيَهُودِ عَلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالُوا السَّامُ عَلَيْكَ . فَقُلْتُ بَلْ عَلَيْكُمُ السَّامُ وَاللَّعْنَةُ . فَقَالَ « يَا عَائِشَةُ إِنَّ اللَّهَ رَفِيقٌ يُحِبُّ الرِّفْقَ فِى الأَمْرِ كُلِّهِ » . قُلْتُ أَوَلَمْ تَسْمَعْ مَا قَالُوا قَالَ « قُلْتُ وَعَلَيْكُمْ » .

Tercemesi

Bize Ebu Nuaym, ona İbn Uyeyne, ona ez-Zührî, ona Urve, ona da Hz. Âişe (ra) şöyle rivayet etti: “Bir grup Yahudi, Hz. Peygamber'in (sav) huzuruna girmek için izin istedi. İçeri girdiklerinde; “es-Sâmu aleyke" (yani ölüm üzerine olsun) dediler. Ben de; “Aksine, ölüm de, lanet de sizin üzerinize olsun” dedim. Rasûlullah (sav); “Ya Âişe! Şüphe yok ki Allah yumuşaktır, her işte yumuşaklığı sever” dedi. Ben; “Ne dediklerini duymadın mı?” deyince, "Ben de onlara 've aleyküm' (yani sizin üzerinize de olsun) dedim ya!" buyurdu.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ اللَّهَ رَفِيقٌ يُحِبُّ الرِّفْقَ

  • Hadis No: B006927 Tahrici: Buhari, İstitâbetü'l-Mürteddîn, 4
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#11
Hadis

حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ الْحَارِثِ عَنْ دَرَّاجٍ عَنْ أَبِى الْهَيْثَمِ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم: " لاَ حَلِيمَ إِلاَّ ذُو عَثْرَةٍ وَلاَ حَكِيمَ إِلاَّ ذُو تَجْرِبَةٍ " [ قَالَ أَبُو عِيسَى: هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ .]

Tercemesi

Bize Kuteybe, ona Abdullah b. Vehb, ona Amr b. el-Hâris, ona Derrâc, ona Ebu'l-Heysem, ona Ebû Said rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Ayağı sürçmeyen hiç bir hilim sahibi (yumuşak huylu ve hoşgörülü) kimse yoktur; tecrübe etmeyen hiç bir hikmetli kimse de yoktur." [Ebû İsâ [et-Tirmizî] şöyle demiştir: Bu hasen-garîb bir hadistir. Onu sadece bu tarikiyle biliyoruz.]

Açıklama

Yapılan hatalar, dikkatlerden uzak tutulmaz ise, anlayışlı olmayı; tecrübe etmiş olmak da hikmetli olmayı gerektirir.

Notlar

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: لاَ حَكِيمَ إِلاَّ ذُو تَجْرِبَةٍ

  • Hadis No: T002033 Tahrici: Tirmizi, Birr ve Sıla, 86
  • Sihhat Derecesi: Zayıf Türü: Merfu
#12
Hadis

حَدَّثَنَا ابْنُ السَّرْحِ حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ عَنْ سَعِيدٍ - يَعْنِى ابْنَ أَبِى أَيُّوبَ - عَنْ أَبِى مَرْحُومٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ مُعَاذٍ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ "مَنْ كَظَمَ غَيْظًا - وَهُوَ قَادِرٌ عَلَى أَنْ يُنْفِذَهُ - دَعَاهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ عَلَى رُءُوسِ الْخَلاَئِقِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ حَتَّى يُخَيِّرَهُ اللَّهُ مِنَ الْحُورِ مَا شَاءَ." [قَالَ أَبُو دَاوُدَ اسْمُ أَبِى مَرْحُومٍ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَيْمُونٍ.]

Tercemesi

Bize İbn Serh, ona Said (İbn Ebu Eyyüb), ona Ebu Merhum, ona da Sehl b. Muaz, ona da babasından (Muaz b. Enes) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Her kim aşırı bir şekilde öfkelenir de -gücü yettiği halde- öfkesine hâkim olursa, Allah o kimseyi kıyamet gününde mahlukatın önünde huzuruna çağırır ve cennet hurilerinden dilediğini almakta serbest bırakır." [Ebu Davud, Ebu Merhum'un adı Abdurrahman b. Meymun'dur dedi.]

Açıklama

Hesap günü Allah'ın kullarından birini mahlukatın önüne çıkarması ve ona tercih hakkı tanıması, sinirlere hakim olmanın ne kadar önemsendiğini gösteren bir anlatım biçimidir.

  • Hadis No: D004777 Tahrici: Ebu Davud, Edeb, 3
  • Sihhat Derecesi: Hasen Türü: Merfu
#13
Hadis

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سُلَيْمَانَ الأَنْبَارِىُّ حَدَّثَنَا ابْنُ نُمَيْرٍ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِى لَيْلَى قَالَ حَدَّثَنَا أَصْحَابُ مُحَمَّدٍ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُمْ كَانُوا يَسِيرُونَ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَنَامَ رَجُلٌ مِنْهُمْ فَانْطَلَقَ بَعْضُهُمْ إِلَى حَبْلٍ مَعَهُ فَأَخَذَهُ فَفَزِعَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "لاَ يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ أَنْ يُرَوِّعَ مُسْلِمًا."

Tercemesi

Bize Muhammed b. Süleyman el-Enbari, ona İbn Nümeyr, ona el-A'meş, ona Abdullah b. Yesar, ona Abdurrahman b. Ebu Leyla'dan naklettiğine göre şöyle dedi: Hz. Muhammed'in (sav) ashabı bize aktardıklarına göre bir gün O'nunla birlikte yolculuk ederken içlerinden bir adam uyuyakalmış. Bunun üzerine onlardan biri gelip onun yanındaki ipi almış. Adam uyanıp ipi göremeyince korkmuş. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav): "Bir Müslümanın başka bir Müslümanı korkutması helal değildir" buyurmuştur.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: لا يحل لمسلم أن يروع مسلما

Notlar

Kullanıldığı Konular: 446,

  • Hadis No: D005004 Tahrici: Ebu Davud, Edeb, 85
  • Türü: Merfu
#14
Hadis

حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ يُونُسَ وَحُمَيْدٍ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُغَفَّلٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ "إِنَّ اللَّهَ رَفِيقٌ يُحِبُّ الرِّفْقَ وَيُعْطِى عَلَيْهِ مَا لاَ يُعْطِى عَلَى الْعُنْفِ."

Tercemesi

Bize Musa b. İsmail, ona Hammad, ona Yunus ve Humeyd, ona Hasan, ona Abdullah b. Muğaffel rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki Allah kullarına karşı yumuşaklıkla muamele eder (onlar için kolaylık ister) ve yumuşaklığı sever. O yumuşak muameleye, sertliğe vermediği karşılığı (dünyada istenilen amaçlara ulaşma, ahirette ise mükafat olarak) verir."

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ اللَّهَ رَفِيقٌ يُحِبُّ الرِّفْقَ

  • Hadis No: D004807 Tahrici: Ebu Davud, Edeb, 10
  • Türü: Merfu
#15
Hadis

أَخْبَرَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ مَنْصُورٍ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ حَدَّثَنَا أَبُو غِفَارٍ : الْمُثَنَّى بْنُ سَعْدٍ الطَّائِىُّ قَالَ حَدَّثَنِى عَوْنُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قُلْتُ لِعُمَرَ بْنِ عَبْدِ الْعَزِيزِ : حَدَّثَنِى فُلاَنٌ رَجُلٌ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ -صلى الله عليه وسلم- فَعَرَفَهُ عُمَرُ فَقُلْتُ حَدَّثَنِى أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- قَالَ : " إِنَّ الْحَيَاءَ وَالْعَفَافَ وَالْعِىَّ ، عِىَّ اللِّسَانِ لاَ عِىَّ الْقَلْبِ ، وَالْفِقْهَ مِنَ الإِيمَانِ وَهُنَّ مِمَّا يَزِدْنَ فِى الآخِرَةِ وَيُنْقِصْنَ مِنَ الدُّنْيَا ، وَمَا يَزِدْنَ فِى الآخِرَةِ أَكْثَرُ ، وَإِنَّ الْبَذَاءَ وَالْجَفَاءَ وَالشُّحَّ مِنَ النِّفَاقِ ، وَهُنَّ مِمَّا يَزِدْنَ فِى الدُّنْيَا وَيُنْقِصْنَ فِى الآخِرَةِ ، وَمَا يُنْقِصْنَ فِى الآخِرَةِ أَكْثَرُ ".

Tercemesi

Bize El-Hüseyn b. Mansûr, ona Ebû Üsâme, ona Ebû Gıfâr el-Müsennâ b. Sa'd et-Tâî, ona Avn b. Abdullah şöyle rivayet etmiştir: Ömer b. Abdülaziz'e şöyle dedim: 'Hz. Peygamber'in ashabından birisi bana rivayet etti ki' Ömer o kişiyi hemen tanıdı. Sonra şöyle dedim: Bana (bu sahâbînin) anlattığına göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Haya, iffet ve dilin acizliği- kalbinki değil- ve anlayış sahibi olmak imandandır. Bunlar ahirette (mükafatı) artıran, dünyada ise (dünyalığı) azaltan şeylerdir. (Ancak) Ahirette artırdıkları şeyler (dünyada azalttıklarından) daha çoktur. Edepsizce konuşma, kabalık ve hırsdan doğan aşırı cimrilik ise nifaktandır (bir münafığın özellikleridir). Bunlar dünyada (dünyalığı) artıran, ahirette ise (mükafatı) azaltan şeylerdir. (Ancak) Ahirette azalttıkları şeyler (dünyada arttırdıklarından) daha çoktur."

Açıklama

Hadiste "imandandır" ifadesiyle anılan özellikler (haya, iffet gibi) bir mümine yakışan özelliklerdir. "nifaktandır" ifadesiyle anılan özellikler (kabalık, aşırı cimrilik gibi) ise bir münafığın sergileyeceği özelliklerdir. Hadis, bu sıfatları taşıyanların itikâdî anlamda mümin ya da münafık olacakları anlamını taşımamakla beraber müminleri sayılan ahlâkî konularda daha dikkatli olmaya çağırmaktadır.

  • Hadis No: DM000526 Tahrici: Darimi, Mukaddime, 43
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#16
Hadis

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثِيراً مِّنَ الظَّنِّ إِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ إِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَب بَّعْضُكُم بَعْضًا أَيُحِبُّ أَحَدُكُمْ أَن يَأْكُلَ لَحْمَ أَخِيهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ تَوَّابٌ رَّحِيمٌ

Tercemesi

Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: أَيُحِبُّ أَحَدُكُمْ أَن يَأْكُلَ لَحْمَ أَخِيهِ مَيْتًا

Notlar

Kullanıldığı Konular: 18, 16, 403,

  • Hadis No: KK49/12 Tahrici: Hucurât, 49, 12
#17
Hadis

7396- حَدَّثَنا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، حَدَّثنا عويد بن أبي عِمْرَان الْجَوْنِيّ، عَن أَبِيه، عَن أَنَس بن مالك قال: أوصاني النَّبِيّ صَلَّى الله عَلَيه وَسَلَّم بخمس خصال قال: يا أنس أسبغ الوضوء يزد في عمرك وسلم على من لقيت من أمتي تكثر حسناتك، وإذا دخلت، يعني: بيتك فسلم على أهل بيتك يكثر خير بيتك وصل صلاة الضحى فإنها صلاة الأوابين قبلك، يا أنس: ارحم الصغير ووقر الكبير تكن من رفقائي يوم القيامة.

Tercemesi

Bize Muhammed b. el-Müsennâ, ona Uveyd b. Ebî İmran el-Cevni, ona babası, ona da Enes b. Mâlik (ra) şöyle dedi: “Rasûlullah (sav) bana beş şeyi yapmamı tenbihledi ve şöyle dedi: "Ya Enes! Abdesti tam al ki ömrün uzasın. Ümmetimden kiminle karşılaşırsan selam ver ki sevapların artsın. Evine girdiğin zaman ev halkına da selam ver ki evinin hayrı çoğalsın. Kuşluk namazı kıl. Çünkü kuşluk namazı, senden önceki çok tevbe edenlerin namazıdır. Ey Enes! Küçüklere merhamet et, büyüklere saygı göster ki kıyamet günü benim arkadaşlarımdan olasın."

Açıklama

Evvabin (رجع) "döndü" manasına (آب إلى كذا) fiilinden türemedir. Evvabinden maksat, kötülükten iyiliğe dönenler, tövbe edenler ve istiğfarda bulunanlar demektir.

#18
Hadis

حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ وَابْنُ السَّرْحِ قَالاَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ ابْنِ أَبِى نَجِيحٍ عَنِ ابْنِ عَامِرٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو يَرْوِيهِ - قَالَ ابْنُ السَّرْحِ - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ "مَنْ لَمْ يَرْحَمْ صَغِيرَنَا وَيَعْرِفْ حَقَّ كَبِيرِنَا فَلَيْسَ مِنَّا." [قال ابو داود: هو عبد الرحمن بن عامر.]

Tercemesi

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe (el-Absî) ve İbnü's-Serh, o ikisine Süfyan (b. Uyeyne el-Hilâlî), ona İbn Ebu Necih (es-Sekafi), ona (Abdurrahman) b. Amir (el-Mekkî), ona da Abdullah b. Amr (es-Sehmî) (Rasulullah buyurdu demeden nakletti.) –İbnü's-Serh'e göre ise Abdullah- Nebi (sav) şöyle buyurdu dedi: "Küçüğümüze merhamet etmeyen ve büyüğümüzün hakkını tanımayan bizden değildir." [Ebû Davud; seneddeki İbn Âmir'in Abdurrahman b. Amir olduğunu söylemiştir.]

Açıklama

Rivayette yer alan 'bizden değilidir' vurgusu, böyle davranmayanların müslüman olmadığını ifade etmek için kullanılmış bir beyan değildir. Ancak müslümanların en önemli vasfı olarak zikredilen ilişki biçiminini ihlal etmenin ne kadar büyük bir hata olduğunu anlatmaktadır.

  • Hadis No: D004943-2 Tahrici: Ebu Davud, Edeb, 58
  • Türü: Merfu
#19
Hadis

وَاعْبُدُوا اللّهَ وَلاَ تُشْرِكُوا بِهِ شَيْئًا وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَبِذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبَى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالجَنبِ وَابْنِ السَّبِيلِ وَمَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ مَن كَانَ مُخْتَالاً فَخُورًا

Tercemesi

Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlar (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ مَن كَانَ مُخْتَالاً فَخُورًا

Notlar

Kullanıldığı Konular: 195, 192,

  • Hadis No: KK4/36 Tahrici: Nisa, 4, 36
#20
Hadis

فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ فَلَا أَنسَابَ بَيْنَهُمْ يَوْمَئِذٍ وَلَا يَتَسَاءلُونَ

Tercemesi

Sûra üflendiği zaman artık aralarında akrabalık bağları kalmamıştır; birbirlerini de arayıp sormazlar.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ فَلَا أَنسَابَ بَيْنَهُمْ

Notlar

Kullanıldığı Konular: 377, 264

  • Hadis No: KK23/101 Tahrici: Mü'minûn, 23, 101
  • Türü: Ayet
#21
Hadis

حدثنا بشر بن محمد قال أخبرنا عبد الله قال أخبرنا محمد بن عبد الرحمن عن محمد بن فلان بن طلحة عن أبى بكر بن حزم عن رجل من أصحاب النبي صلى الله عليه وسلم قال كفيتك أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : " إن الود يتوارث."

Tercemesi

Bize Bişr b. Muhammed, ona Abdullah, ona Muhammed b. Abdurrahman, ona Muhammed b. Fulan b. Talha, ona Ebu Bekir b. Hazm, ona da Nebi'nin (sav) ashabından bir adam, (sevgiye dair soruna karşılık) 'Rasulullah'ın şu sözü sana yeter' diyerek rivayet etti: "Sevgi tevarüs eder."

Açıklama

Anne-babanın muhabbet duyduğuna çocukları da muhabbet duyar. Tıpkı malın evlada geçmesi gibi sevgi ve sevilen şeyler de intikal eder.

  • Hadis No: EM000043 Tahrici: Buhari, Edebü'l-Müfred, 22
  • Türü: Merfu
#22
Hadis

"إنما الأعمال بالنيات، وإنما لكل امرئ ما نوى، فمن كانت هجرته إلى الله ورسوله فهجرته إلى الله ورسوله, ومن كانت هجرته إلى دنيا يصيبها أو امرأة ينكحها فهجرته إلى ما هاجر إليه "

Tercemesi

"Ameller niyetlere göredir. Herkes niyetinin karşılığını alır. Her kim Allah'a ve Rasulü'ne hicret ederse, onun hicreti Allah'a ve Rasulü'nedir. Kim de erişeceği bir dünyalık veya evleneceği bir kadın için hicret ederse, onun hicreti hicret etmiş olduğu şeyedir."

Açıklama

Acluni tarafından senetsiz olarak rivayet edilen bu hadisi, Buhari, Sahih'inde [B000001]; Ebu Davud, Sünen'inde [D002201]; Tayalisi, Müsned'inde [TM000037] yer vermiş; diğer bir çok imam tarafından da sahih olarak değerlendirilmiştir.

Notlar

İlgili kaynakta senet bulunmamaktadır.

  • Hadis No: KHA000001
  • Sihhat Derecesi: Şahitli Türü: Merfu
#23
Hadis

حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ مُسْهِرٍ عَنِ الشَّيْبَانِىِّ عَنِ الْوَلِيدِ بْنِ الْعَيْزَارِ عَنْ سَعْدِ بْنِ إِيَاسٍ أَبِى عَمْرٍو الشَّيْبَانِىِّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ قَالَ سَأَلْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَىُّ الْعَمَلِ أَفْضَلُ قَالَ: "الصَّلاَةُ لِوَقْتِهَا." قَالَ قُلْتُ ثُمَّ أَىٌّ قَالَ: "بِرُّ الْوَالِدَيْنِ." قَالَ قُلْتُ ثُمَّ أَىٌّ قَالَ: "الْجِهَادُ فِى سَبِيلِ اللَّهِ." فَمَا تَرَكْتُ أَسْتَزِيدُهُ إِلاَّ إِرْعَاءً عَلَيْهِ.

Tercemesi

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Ali b. Müshir, ona Şeybanî, ona Velid b. Ayzar, ona Sa'd b. İyas Ebu Amr eş-Şeybani, ona Abdullah b. Mesud (ra) şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah'a (sav) hangi amel daha üstündür? diye sordum: "Vaktinde kılınan namazdır" buyurdu. Sonra hangisidir? diye sordum: "Anne babaya iyiliktir" buyurdu. Sonra hangisidir? diye sordum: "Allah yolunda cihattır" buyurdu. Onu yormamak için daha fazlasını sormadım.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren değişik lafızlı kısım: أَفْضَلُ الأَعْمَالِ الصَّلاَةُ لِوَقْتِهَا

  • Hadis No: M000252 Tahrici: Müslim, İman, 137
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
Cami Adabı
#24
Hadis

حَدَّثَنَا أَبُو عَامِرٍ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ بِلَالٍ عَنْ رَبِيعَةَ بْنِ أَبِي عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ سَعِيدِ بْنِ سُوَيْدٍ الْأَنْصَارِيِّ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا حُمَيْدٍ وَأَبَا أُسَيْدٍ يَقُولَانِ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: " إِذَا دَخَلَ أَحَدُكُمْ الْمَسْجِدَ فَلْيَقُلْ اللَّهُمَّ افْتَحْ لِي أَبْوَابَ رَحْمَتِكَ فَإِذَا خَرَجَ فَلْيَقُلْ اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ مِنْ فَضْلِكَ"

Tercemesi

Bize Ebu Amir, ona Süleyman b. Bilal, ona Rebia b. Ebu Abdurrahman, ona Abdülmelik b. Saîd b. Süveyd el-Ensarî, ona Ebu Humeyd ve Ebu Useyd'in rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Sizden biri mescide girdiğinde 'Rabbim bana rahmet kapılarını aç; çıktığında da Rabbim lütfunu istiyorum' desin"

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اللَّهُمَّ افْتَحْ لِى أَبْوَابَ رَحْمَتِكَ

  • Hadis No: HM024006-2 Tahrici: İbn Hanbel, V, 426
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
Cami Adabı
#25
Hadis

حَدَّثَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِىِّ عَنْ أَبِى الأَحْوَصِ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ رِبْعِىٍّ عَنْ طَارِقِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الْمُحَارِبِىِّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "إِذَا قَامَ الرَّجُلُ إِلَى الصَّلاَةِ - أَوْ إِذَا صَلَّى أَحَدُكُمْ فَلاَ يَبْزُقْ أَمَامَهُ وَلاَ عَنْ يَمِينِهِ وَلَكِنْ عَنْ تِلْقَاءِ يَسَارِهِ إِنْ كَانَ فَارِغًا أَوْ تَحْتَ قَدَمِهِ الْيُسْرَى ثُمَّ لْيَقُلْ بِهِ."

Tercemesi

Bize Hennad b. Serî, ona Ebu'l-Ahvas, ona Mansur, ona Rib'î, ona da Tarık b. Abdullah el-Muharibi'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Kişi namaza durduğunda -ya da sizden biri namazdayken- önüne yahut sağ tarafına tükürmesin; boş ise sol tarafına veya sol ayağının altına (doğru) tükürsün. Ardından onu ayağı ile toprağın altına itelesin."

Açıklama

Hadiste zikredilen durum, zemini toprak veya kum olan mescitlerde gerçekleştirilen eğitimin bir parçası olarak görülmelidir. Zira ıslak toprakta namaz kılarken çakıl taşlarıyla yapılan iyileştirme, Hz. Peygamber'in iltifatına mazhar olmuştur. Kum üzerine tükürmek gibi, yeni mekanda alışkanlıkların tekerrürü mümkün görülürken, cami ve mescit gibi mekanların tekemmülü ile, tamamen reddedilen bir olguya dönüşmüştür. Dolayısıyla hadisleri özel şartlarda yapılan bir düzenlemenin ifadesi olarak görmek gerekmektedir.

  • Hadis No: D000478 Tahrici: Ebu Davud, Salat, 22
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
Cami Adabı
#26
Hadis

حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ وَأَبُو مُعَاوِيَةَ عَنْ لَيْثٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْحَسَنِ عَنْ أُمِّهِ عَنْ فَاطِمَةَ بِنْتِ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَتْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم إِذَا دَخَلَ الْمَسْجِدَ يَقُولُ « بِسْمِ اللَّهِ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِى ذُنُوبِى وَافْتَحْ لِى أَبْوَابَ رَحْمَتِكَ » . وَإِذَا خَرَجَ قَالَ « بِسْمِ اللَّهِ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِى ذُنُوبِى وَافْتَحْ لِى أَبْوَابَ فَضْلِكَ » .

Tercemesi

Bize Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ona İsmail b. İbrahim ve Ebu Muâviye, onlara Leys, ona Abdullah b. Hasan, ona annesi, Rasulullah’ın (sav) kızı Fatıma’nın şöyle dediğini rivayet etti: "Rasulullah (sav) mescide girdiği zaman: “Bismillahi vesselamu alâ rasulillâh. Allahummağfir lî zunûbî, veftah lî ebvâbe rahmetik: Allah’ın adıyla, selam olsun Allah’ın Rasulüne. Allah’ım, günahlarımı bağışla ve bana rahmetinin kapılarını aç” derdi. Mescitten çıktığı zaman da: “Bismillahi vesselamu alâ Rasulillâh. Allahummağfir lî zunûbî veftah lî ebvâbe fadlik: Allah’ın adıyla, selam olsun Allah’ın Rasulüne, Allah’ım, günahlarımı bağışla ve bana lütfunun kapılarını aç” derdi.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اللَّهُمَّ افْتَحْ لِى أَبْوَابَ رَحْمَتِكَ

Notlar

Kullanıldığı Konular: 14,

  • Hadis No: İM000771 Tahrici: İbn Mâce, Mesâcid, 13
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
Cami Adabı
#27
Hadis

حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى أَخْبَرَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ بِلاَلٍ عَنْ رَبِيعَةَ بْنِ أَبِى عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ سَعِيدٍ عَنْ أَبِى حُمَيْدٍ - أَوْ عَنْ أَبِى أُسَيْدٍ - قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "إِذَا دَخَلَ أَحَدُكُمُ الْمَسْجِدَ فَلْيَقُلِ اللَّهُمَّ افْتَحْ لِى أَبْوَابَ رَحْمَتِكَ. وَإِذَا خَرَجَ فَلْيَقُلِ اللَّهُمَّ إِنِّى أَسْأَلُكَ مِنْ فَضْلِكَ." [قَالَ مُسْلِمٌ سَمِعْتُ يَحْيَى بْنَ يَحْيَى يَقُولُ كَتَبْتُ هَذَا الْحَدِيثَ مِنْ كِتَابِ سُلَيْمَانَ بْنِ بِلاَلٍ. قَالَ بَلَغَنِى أَنَّ يَحْيَى الْحِمَّانِىَّ يَقُولُ وَأَبِى أُسَيْدٍ.]

Tercemesi

Bize Yahya b. Yahya, ona Süleyman b. Bilal, ona Rabî'a b. Ebu Abdurrahman, ona Abdülmelik b. Said, ona Ebu Humeyd –yahut Ebu Useyd'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Camiye girdiğiniz zaman Allahummeftah lî ebvâbe rahmetik: Allah’ım, bana rahmetinin kapılarını aç deyin. Camiden çıkarken: Allahumme innî es'eluke min fadlik: Allah'ım, lütfuna mazhar olmak dilerim deyin." [Muslim dedi ki: Yahya b. Yahya’nın şöyle dediğini duydum: Ben bu hadisi Süleyman b. Bilal'in kitabından yazdım. Yine dedi ki: Bana ulaştığına göre Yahya el-Hımmanî (senedde Ebu Humeyd dedikten sonra veya Ebu Useyd demek yerine) ve Ebu Useyd derdi.]

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اللَّهُمَّ افْتَحْ لِى أَبْوَابَ رَحْمَتِكَ Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren diğer bir kısım: للَّهُمَّ إِنِّى أَسْأَلُكَ مِنْ فَضْلِكَ

  • Hadis No: M001652 Tahrici: Müslim, Salât'ül Müsâfirîn ve Kasruhâ, 68
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#28
Hadis

حَدَّثَنَا الْفَضْلُ بْنُ الصَّبَّاحِ - بَغْدَادِىٌّ - حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ زَكَرِيَّا عَنْ عَنْبَسَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ زَاذَانَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُنْكَدِرِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ :قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم: « السَّلاَمُ قَبْلَ الْكَلاَمِ » . وَبِهَذَا الإِسْنَادِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ :« لاَ تَدْعُوا أَحَدًا إِلَى الطَّعَامِ حَتَّى يُسَلِّمَ » . قَالَ أَبُو عِيسَى :هَذَا حَدِيثٌ مُنْكَرٌ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ . وَسَمِعْتُ مُحَمَّدًا يَقُولُ عَنْبَسَةُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ ضَعِيفٌ فِى الْحَدِيثِ ذَاهِبٌ وَمُحَمَّدُ بْنُ زَاذَانَ مُنْكَرُ الْحَدِيثِ .

Tercemesi

Bize Fadl b. Sabbâh -Bağdatlıdır-, ona Said b. Zekeriyya, ona Anbese b. Abdurrahman, ona Muhammed b. Zâzân, ona Muhammed b. Münkedir, ona da Câbir b. Abdullah, Hz. Peygamber'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Selam, konuşmadan önce verilir.” Aynı senedle rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Bir kimseyi, selam vermeden önce yemeğe davet etmeyin.” Ebu İsa şöyle demiştir: "Bu hadis münkerdir. Bu rivayeti sadece bu tarikle biliyoruz. Muhammed’in "Anbese b. Abdurrahman, hadis konusunda zayıf ve metruktur; Muhammed b. Zâzân’ın rivâyeti ise münkerdir" dediğini işittim.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: السَّلاَمُ قَبْلَ الْكَلاَمِ

  • Hadis No: T002699 Tahrici: Tirmizi, İsti’zan ve Âdâb, 11
  • Sihhat Derecesi: Zayıf Türü: Merfu
#29
Hadis

وَإِذَا حُيِّيْتُم بِتَحِيَّةٍ فَحَيُّوا بِأَحْسَنَ مِنْهَا أَوْ رُدُّوهَا إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ حَسِيبًا

Tercemesi

Bir selam ile selamlandığınız zaman siz de ondan daha güzeli ile selamlayın; yahut aynı ile karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını arayandır.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ حَسِيبًا

  • Hadis No: KK4/86 Tahrici: Nisa, 4, 86
  • Türü: Ayet
#30
Hadis

حَدَّثَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِىِّ حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنِ الْحَارِثِ عَنْ عَلِىٍّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لِلْمُسْلِمِ عَلَى الْمُسْلِمِ سِتَّةٌ بِالْمَعْرُوفِ يُسَلِّمُ عَلَيْهِ إِذَا لَقِيَهُ وَيُجِيبُهُ إِذَا دَعَاهُ وَيُشَمِّتُهُ إِذَا عَطَسَ وَيَعُودُهُ إِذَا مَرِضَ وَيَتْبَعُ جِنَازَتَهُ إِذَا مَاتَ وَيُحِبُّ لَهُ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ » .

Tercemesi

Bize Hennad b. Seriyy, ona Ebu Ahvas, ona Ebu İshak, ona Haris, ona Ali (r.a.) şunu nakletmiştir: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Müslümanın müslüman üzerinde örfe uygun altı hakkı vardır: Ona rastladığı zaman selam verir. Davet ettiği zaman davetine icabet eder. Aksırdığı zaman ona rahmet diler. Hastalandığı zaman onu ziyaret eder. Öldüğü zaman cenazesi ardında gider. Kendisi için arzuladığını onun için de arzular.”

Açıklama

Aver Hâris b. Abdullah el-Aver - Müttehem bi'l- kezib olmakla tenkid edilmektedir.

Notlar

Kullanıldığı Konular: 298,

  • Hadis No: İM001433 Tahrici: İbn Mâce, Cenâiz, 1
  • Sihhat Derecesi: Zayıf Türü: Merfu
#31
Hadis

حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ عَنْ مَعْمَرٍ عَنْ هَمَّامٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « خَلَقَ اللَّهُ آدَمَ عَلَى صُورَتِهِ ، طُولُهُ سِتُّونَ ذِرَاعًا ، فَلَمَّا خَلَقَهُ قَالَ اذْهَبْ فَسَلِّمْ عَلَى أُولَئِكَ النَّفَرِ مِنَ الْمَلاَئِكَةِ جُلُوسٌ ، فَاسْتَمِعْ مَا يُحَيُّونَكَ ، فَإِنَّهَا تَحِيَّتُكَ وَتَحِيَّةُ ذُرِّيَّتِكَ . فَقَالَ السَّلاَمُ عَلَيْكُمْ . فَقَالُوا السَّلاَمُ عَلَيْكَ وَرَحْمَةُ اللَّهِ . فَزَادُوهُ وَرَحْمَةُ اللَّهِ ، فَكُلُّ مَنْ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ عَلَى صُورَةِ آدَمَ ، فَلَمْ يَزَلِ الْخَلْقُ يَنْقُصُ بَعْدُ حَتَّى الآنَ » .

Tercemesi

Bize Yahya b. Cafer, ona Abdurrezzak, ona Ma'mer, ona Hemmâm, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivaet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Allah, Adem’i kendi sureti üzere yarattı. Boyu altmış zira‘ idi. Onu yarattığında kendisine; 'Git, şu oturmakta olan melek gurubuna selam ver. Sana nasıl karşılık vereceklerini dinle. O selam, senin ve zürriyetinin selamı olacaktır' buyurdu. Bunun üzerine Adem gidip; 'es-Selâmu aleyküm' diye selam verdi. Melekler, 'es-Selâmu aleyke ve rahmetullâh' dediler. Selamlarında 've rahmetullâh' ifadesini eklediler. Cennete giren herkes, Adem'in suretinde olacaktır. İnsanlar o günden bu yana kısalarak geldiler."

Açıklama

Güvenlik ve esenlik manasına gelen, rahmet ve bereket duası olan selam, insanlarla kurulacak olan güzel ilişkinin ilk adımıdır. Cenâb-ı Hakk'ın Âdem'i yarattığında ilk olarak ona âdâbı muaşeret ve insanlarla güzel ilişki kurmanın ilk adımını öğretmiş olması önemli görülmelidir. 'Kendi sureti' ifadesindeki zamirin mercii konusunda iki görüş vardır: 1- Zamir Allah'a râcididr, dolayısıyla cümle, Âdem'i Allah kendi sûretinde yarattı manasına gelir. Bu durumda buradaki "sûret" lafzını sıfat diye anlamak gerekir; yani Allah Âdemi, hayat, ilim, semi, basar gibi kendisinde kâmil manada bulunan bazı sıfatları nâkıs manada olmak üzere Âdem'e de verdi demektir. Bu ibare teşrîf manasına da gelir; yani Allah Âdem'i mahlukatın en şereflisi olarak yaratmış ve onu üstün niteliklerle donatmıştır. 2- Zamir Âdem'e râcidir, buna göre de Allah Adem'i Adem sûretinde, insanların dünyada yaşadıkları sûrette yarattı demektir.Yani Âdem'i yaşayıp vefat ettiği sûrette yaratmıştır, dünyada şekil değiştirmemiştir. Cennetteki sûreti ile dünyadaki sûreti aynıdır. Onun nesli de boy-pos ve güzellik itibariyle aslî sûretlerinde cennete gireceklerdir. Bu hadîsin vurûd sebebi olarak İbn Hamza, el-Beyan ve't-ta'rîf adlı eserinde şöyle bir rivayet kaydeder: "Bir adam kölesini dövüyordu, Hz. Peygamber onu görünce, kendisini azarladı ve; 'Allah Âdem'i de onun sûretinde yarattı' buyurdu." Yani Allah Âdem'i de, senin dövdüğün köle sûretinde yarattı, buyurmuştur. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: خَلَقَ اللَّهُ آدَمَ عَلَى صُورَتِهِ

  • Hadis No: B006227 Tahrici: Buhari, İsti'zan, 1
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#32
Hadis

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ إِدْرِيسَ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُنْكَدِرِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ أَتَيْتُ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم فَدَعَوْتُ فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم " مَنْ هَذَا" . قُلْتُ أَنَا . قَالَ فَخَرَجَ وَهُوَ يَقُولُ " أَنَا أَنَا " .

Tercemesi

Bize Muhammed b. Abdullah b. Numeyr, ona Abdullah b. İdris, ona Şube, ona da Muhammed b. Münkedir Cabir b. Abdullah'ın şöyle dediğini rivayet etti: "Hz. Peygamber'e geldim ve ona seslendim. Hz. Peygam­ber, 'Kim o?' dedi. Ben de 'Benim' dedim. Ardından Hz. Peygamber, 'Benim benim' diyerek dışarı çıktı."

Açıklama

Hz. Peygamber (sav)'in "ben ben" diye verilen cevabı tekrarı, bu cevap şeklinden hoşlanmadığını [DM002672, D005187] göstermektedir. Zira bu ifade, kapıyı çalanın kim olduğunu anlatmamaktadır. Dolayısıyla kapıyı çalan kişinin, ev sahibinin anlayacağı şekilde kendisini tanıtan bir cevap vermesi beklenmektedir.

  • Hadis No: M005635 Tahrici: Müslim, Âdâb, 38
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#33
Hadis

وَحَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ رَافِعٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ حَدَّثَنَا مَعْمَرٌ عَنْ أَبِى عُثْمَانَ عَنْ أَنَسٍ قَالَ لَمَّا تَزَوَّجَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم زَيْنَبَ أَهْدَتْ لَهُ أُمُّ سُلَيْمٍ حَيْسًا فِى تَوْرٍ مِنْ حِجَارَةٍ فَقَالَ أَنَسٌ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم "اذْهَبْ فَادْعُ لِى مَنْ لَقِيتَ مِنَ الْمُسْلِمِينَ" فَدَعَوْتُ لَهُ مَنْ لَقِيتُ فَجَعَلُوا يَدْخُلُونَ عَلَيْهِ فَيَأْكُلُونَ وَيَخْرُجُونَ وَوَضَعَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَدَهُ عَلَى الطَّعَامِ فَدَعَا فِيهِ وَقَالَ فِيهِ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَقُولَ وَلَمْ أَدَعْ أَحَدًا لَقِيتُهُ إِلاَّ دَعَوْتُهُ فَأَكَلُوا حَتَّى شَبِعُوا وَخَرَجُوا وَبَقِىَ طَائِفَةٌ مِنْهُمْ فَأَطَالُوا عَلَيْهِ الْحَدِيثَ فَجَعَلَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَسْتَحْيِى مِنْهُمْ أَنْ يَقُولَ لَهُمْ شَيْئًا فَخَرَجَ وَتَرَكَهُمْ فِى الْبَيْتِ فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ "ياأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لاَ تَدْخُلُوا بُيُوتَ النَّبِىِّ إِلاَّ أَنْ يُؤْذَنَ لَكُمْ إِلَى طَعَامٍ غَيْرَ نَاظِرِينَ إِنَاهُ" "قَالَ قَتَادَةُ غَيْرَ مُتَحَيِّنِينَ طَعَامًا وَلَكِنْ إِذَا دُعِيتُمْ فَادْخُلُوا حَتَّى بَلَغَ "ذَلِكُمْ أَطْهَرُ لِقُلُوبِكُمْ وَقُلُوبِهِنَّ"

Tercemesi

Bize Muhammed b. Râfi' (el-Kuşeyrî), ona Abdürrezzak (b. Hemmam), ona Mamer (b. Raşid el-Ezdî), ona Ebu Osman (Ca'd b. Dinar el-Yeşkürî), ona da Enes b. Malik (ra) rivayet etmiş ve şöyle demiştir: Hz. Peygamber (sav), Zeyneb'le (bt. Cahş) evlenince Ümmü Süleym taştan mamul bir kap içerisinde hurma, süzme peynir ve yağla yapılan bir yemek getirdi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) Enes'e; "git, Müslümanlardan karşılaştıklarını (düğün yemeğime) davet et" dedi. Ben de karşılaştığım kişileri davet ettim. Davetliler Hz. Peygamber'in huzuruna girmeye ve yemek yiyip çıkmaya başladılar. Hz. Peygamber (sav) elini yemeğin üzerine koydu, dua etti. Duada Allah ne murat ettiyse onları söyledi. Karşılaştığım herkesi davet etmiştim. Davetlilerin hepsi de doyuncaya kadar yediler. Ardından çıkıp gittiler. Ancak bir grup kalmaya devam ederek Hz. Peygamber'in (sav) huzurunda sohbeti uzattı. Hz. Peygamber (sav), kendilerine bir şey demekten çekindi. O nedenle onları evde bırakarak dışarı çıktı. Bunun üzerine Allah (ac); "ey iman edenler! Peygamberin evine size yemek için izin verilmediği vakit asla girmeyin, fakat çağrıldığınızda -erkenden gidip yemeğe hazırlanmasını beklemeksizin- girin, yemeğinizi yiyince hemen dağılın, söze dalıp oturmayın; bu davranışınız peygamberi rahatsız ediyor, size söylemeye çekiniyor, oysa Allah hak olanı açıklamaktan çekinmez" (Ahzab, 33/53) ayetini indirdi. Katade, ayette geçen ‘غَيْرَ نَظِرِينَ إِنَاهُ’ ifadesi ile ilgili olarak yemeğin vaktini kollayarak öncesinden gitmeyin. Davet edildiğiniz vakit de gidin açıklamasını yapmış ve ayeti, "bu sayede sizin gönülleriniz de onların gönülleri de daha temiz kalır" kısmına kadar okumuştur.

Açıklama

‘Ey iman edenler! Bir yemeğe davet edilmek üzere sizlere izin verilmedikçe Peygamber’in evlerine girmeyin. Davet edildiğiniz zaman da yemeğin hazır olacağı vakti bekler tarzda öncesinden gitmeyin. Fakat davet edildiğiniz zaman (elbette) girin. Yemeği yiyince de dağılın; konuşma arzusuyla sohbete dalmayın. Kuşkusuz böyle yapmanız Peygamber’e sıkıntı vermekte ancak o, bunun söyleme konusunda sizden utanmaktadır. Oysa Allah hakkı söylemekten çekinmez. Peygamber eşlerinden bir şey isteyeceğinizde onu perde arkasından isteyin. Bu sayede sizin gönülleriniz de onların gönülleri de daha temiz kalır. Bundan sonra ne Allah'ın Rasulünü üzmeniz ve ne de O'nun eşlerini nikahlamanız asla caiz değildir. Doğrusu bu, Allah katında büyük bir günahtır.’ (Ahzab, 33/53)

  • Hadis No: M003508 Tahrici: Müslim, Nikah, 95
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#34
Hadis

حَدَّثَنَا عَاصِمُ بْنُ عَلِىٍّ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى ذِئْبٍ عَنِ الْمَقْبُرِىِّ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ " يَا نِسَاءَ الْمُسْلِمَاتِ لاَ تَحْقِرَنَّ جَارَةٌ لِجَارَتِهَا ، وَلَوْ فِرْسِنَ شَاةٍ " .

Tercemesi

Bize Âsım b. Ali, ona İbn Ebu Zi’b, ona el-Makburî, ona babası (Keysan), ona da Ebu Hureyre (ra), Hz. Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Ey Müslüman kadınlar! Bir kadın, bir koyun ayağı bile olsa komşusunun hediyesini sakın hor görmesin."

Açıklama

Hz. Peygamber basit veya küçük olsa da verilen hediyenin hakir görülmemesini dolayısıyla kabul edilmesini önermiştir. Her insanın kendi imkanları ölçüsünde eş, dost ve komşuları ile hediyeleşmesine imkan sağlayan bir uyarıda bulunmuştur.

  • Hadis No: B002566 Tahrici: Buhari, Hibe, 1
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#35
Hadis

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَبِى عُمَرَ الْعَدَنِىُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ عَنْ مَعْمَرٍ عَنْ عَاصِمِ بْنِ أَبِى النَّجُودِ عَنْ أَبِى وَائِلٍ عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ قَالَ كُنْتُ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى سَفَرٍ فَأَصْبَحْتُ يَوْمًا قَرِيبًا مِنْهُ وَنَحْنُ نَسِيرُ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَخْبِرْنِى بِعَمَلٍ يُدْخِلُنِى الْجَنَّةَ وَيُبَاعِدُنِى مِنَ النَّارِ . قَالَ « لَقَدْ سَأَلْتَ عَظِيمًا وَإِنَّهُ لَيَسِيرٌ عَلَى مَنْ يَسَّرَهُ اللَّهُ عَلَيْهِ تَعْبُدُ اللَّهَ لاَ تُشْرِكُ بِهِ شَيْئًا وَتُقِيمُ الصَّلاَةَ وَتُؤْتِى الزَّكَاةَ وَتَصُومُ رَمَضَانَ وَتَحُجُّ الْبَيْتَ » . ثُمَّ قَالَ « أَلاَ أُدُلُّكَ عَلَى أَبْوَابِ الْخَيْرِ الصَّوْمُ جُنَّةٌ وَالصَّدَقَةُ تُطْفِئُ الْخَطِيئَةَ كَمَا يُطْفِئُ النَّارَ الْمَاءُ وَصَلاَةُ الرَّجُلِ فِى جَوْفِ اللَّيْلِ » . ثُمَّ قَرَأَ ( تَتَجَافَى جُنُوبُهُمْ عَنِ الْمَضَاجِعِ ) حَتَّى بَلَغَ ( جَزَاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ ) ثُمَّ قَالَ « أَلاَ أُخْبِرُكَ بِرَأْسِ الأَمْرِ وَعَمُودِهِ وَذُرْوَةِ سَنَامِهِ الْجِهَادُ » . ثُمَّ قَالَ « أَلاَ أُخْبِرُكَ بِمِلاَكِ ذَلِكَ كُلِّهِ » . قُلْتُ بَلَى . فَأَخَذَ بِلِسَانِهِ فَقَالَ « تَكُفُّ عَلَيْكَ هَذَا » . قُلْتُ يَا نَبِىَّ اللَّهِ وَإِنَّا لَمُؤَاخَذُونَ بِمَا نَتَكَلَّمُ بِهِ قَالَ « ثَكِلَتْكَ أُمُّكَ يَا مُعَاذُ هَلْ يَكُبُّ النَّاسَ عَلَى وُجُوهِهِمْ فِى النَّارِ إِلاَّ حَصَائِدُ أَلْسِنَتِهِمْ » .

Tercemesi

Bize Muhammed b. Ebî Ömer el-Adenî, ona Abdullah b. Muâz, ona Ma’mer, ona Âsım b. Ebî'n-Necûd, ona Ebû Vâil, ona da Muâz b. Cebel (ra) şöyle rivayet etmiştir: ““Bir yolculukta Rasûlullah’la (sav) beraberdim. Seyahat esnasında bir gün O’nun yakınında bulundum. Bunu fırsat bilerek; “- Ey Allah’ın rasûlü; beni cennete sokacak ve cehennemden uzaklaştıracak bir amel söyle!” dedim. Şöyle cevap verdi: “- Benden büyük bir şey istedin. Ama bu, şüphesiz Allah’ın kendisine kolaylaştırdığı kimse için kolaydır: Allah’a kulluk eder, O’na hiçbir şeyi ortak koşmazsın! Namazı kılar, zekâtı verir, Ramazan orucunu tutar, Kâbe’yi haccedersin!” Sonra Hz. Peygamber şöyle devam etti: “- Şimdi sana hayır kapılarını göstereyim mi? Oruç kalkandır. Su ateşi söndürdüğü gibi, sadaka da hataları silip söndürür. Bir de gece karanlığında namaz kılmak.” Sonra; “Onlar, yataklarından kalkıp korku ve ümit içinde Rablerine ibâdet ederler, kendilerine verdiğimiz rızıktan da allah için harcarlar. Yaptıklarına karşılık olarak onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez” (Secde, 32/16-17) meâlindeki âyeti okudu. Sonra da; “- Sana işin başını, direğini ve zirvesini söyleyeyim, o cihâdır” buyurdu. Sonra da; “- Sana, bütün bunların can damarını (bunlara sahip olacağın şeyi) haber vereyim mi?” dedi. Ben; “- Buyur, ey Allah’ın Rasûlü!” dedim. Hz. Peygamber dilini göstererek; “- Buna sahip ol!” buyurdu. Ben; “- Ey Allah’ın Rasûlü; konuştuklarımızdan dolayı da muâheze edilecek miyiz?” diye sordum. “- Anası ağlayasıca Muâz! İnsanları yüz üstü cehenneme sürükleyen, dillerinin hasâdından başka bir şey midir?” buyurdu.

Açıklama

Muâz’ın sözünü ettiği seyahat, Tebük seferidir. Bu sefer esnasında, sıcağın bastırdığı ve insanların etrafa dağıldığı bir sırada Muâz fırsatı değerlendirerek Hz. Peygamber’e yaklaştı ve aralarında yukarıda geçen konuşma cereyan etti. “Oruç kalkandır” ifâdesi; cehenneme karşı koruyucudur veya günah işlemeye mani olucudur anlamındadır. İbadetlerin zirvesi olarak cihadın zikredilmesi, cihâdın zorluğunu ve onun diğer amellere olan üstünlüğünü göstermek içindir. Cihâd sayesinde insan dinini yüceltir, kuvvetlendirir. “İnsanların dilleri yüzünden cehenneme sürüklenmeleri” cümlesi; pek çok günahı dilleriyle işlediklerini göstermektedir. Küfür, hakaret, iftirâ, yalan, gıybet, nemîme vb. pek çok büyük günah “dilin hasâdıdır”, bütün bu günahlar dil ile işlenmektedir. İşlenen her günahın başlangıcında dil mutlaka vardır. Dili yüzünden başına gelebilecek belâlardan kurtulmak için de insan diline sahip olmalıdır. Çok sözün yalansız olmayacağı, çok yalanın da çok günah demek olduğu herkesin malûmudur. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الصَّدَقَةُ تُطْفِئُ الْخَطِيئَةَ كَمَا يُطْفِئُ الْمَاءُ النَّارَ

  • Hadis No: İM003973 Tahrici: İbn Mâce, Fiten, 12
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#36
Hadis

حَدَّثَنَا عَيَّاشُ بْنُ الْوَلِيدِ حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى حَدَّثَنَا مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ: " لاَ تُسَمُّوا الْعِنَبَ الْكَرْمَ ، وَلاَ تَقُولُوا خَيْبَةَ الدَّهْرِ . فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ الدَّهْرُ ."

Tercemesi

Bize Ayyaş b. Velid, ona Abdüla'lâ, ona Ma'mer, ona Zührî, ona Ebu Seleme ona da Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Üzüme 'kerm' adını vermeyiniz ve 'hay zarar ziyana uğrayası (dehr) zaman da demeyiniz. Çünkü Allah dehrdir (zamanın sahibidir)."

Açıklama

Câhiliye döneminde kendisinden içki yapıldığı ve içki içen insanların kontrollerini kaybederek fazla harcama ve ikramda bulunmalarına sebep olduğu için üzüme cömert anlamında "kerm" denilmekteydi. Hz. Peygamber üzüme bu ismin verilmesini uygun görmemiştir (Nevevî, el-Minhâc [Beyrut, 1972], 15/4). Nitekim başka bir rivayette asıl cömert nitelemesini hak edeninin müslüman veya müslümanın kalbi olduğunu ifade etmiştir (Müslim, "Elfâz", 8, 9).

  • Hadis No: B006182 Tahrici: Buhari, Edeb, 101
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#37
Hadis

حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ بْنُ سَعْدٍ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى سَعِيدٍ الْمَقْبُرِىِّ عَنْ أَبِى شُرَيْحٍ الْعَدَوِىِّ أَنَّهُ قَالَ : أَبْصَرَتْ عَيْنَاىَ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم وَسَمِعَتْهُ أُذُنَاىَ حِينَ تَكَلَّمَ بِهِ قَالَ « مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلْيُكْرِمْ ضَيْفَهُ جَائِزَتَهُ» . قَالُوا وَمَا جَائِزَتُهُ؟ قَالَ « يَوْمٌ وَلَيْلَةٌ وَالضِّيَافَةُ ثَلاَثَةُ أَيَّامٍ وَمَا كَانَ بَعْدَ ذَلِكَ فَهُوَ صَدَقَةٌ وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلْيَقُلْ خَيْرًا أَوْ لِيَسْكُتْ » . قَالَ أَبُو عِيسَى : هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .

Tercemesi

Bize Kuteybe, ona Leys b. Sa'd ona da Said b. Ebu Said el-Makburî'nin rivayet ettiğine göre Ebu Şüreyh el-Adevî şöyle demiştir: Hz. Peygamber'i (sav) şöyle derken gözlerim görmüş ve kulaklarım işitmiştir: "Allah'a ve ahiret gününe iman eden kişi misafirine hediyesini vererek ikram bulunsun." Sahâbe "Misafire verilecek hediye nedir?" diye sordu. Hz. Peygamber (sav) de şöyle cevap verdi: "Onu bir gün ve bir gece güzelce ağırlamaktır. Misafirlik üç gün olup üç günden sonrası için misafire ikram etmek sadaka sevabı kazandırır. Allah’a ve ahiret gününe inanan kişi ya hayır söylesin ya da sussun.” Tirmizî şöyle dedi: Bu hadis hasen-sahihtir.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الضِّيَافَةُ ثَلاَثَةُ أَيَّامٍ

  • Hadis No: T001967 Tahrici: Tirmizi, Birr ve Sıla, 43
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#38
Hadis

حَدَّثَنَا آدَمُ بْنُ أَبِى إِيَاسٍ قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى السَّفَرِ وَإِسْمَاعِيلَ عَنِ الشَّعْبِىِّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو - رضى الله عنهما - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ: " الْمُسْلِمُ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ ، وَالْمُهَاجِرُ مَنْ هَجَرَ مَا نَهَى اللَّهُ عَنْهُ ." [قَالَ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ وَقَالَ أَبُو مُعَاوِيَةَ حَدَّثَنَا دَاوُدُ عَنْ عَامِرٍ قَالَ سَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . وَقَالَ عَبْدُ الأَعْلَى عَنْ دَاوُدَ عَنْ عَامِرٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم .]

Tercemesi

Bize Adem b. Ebu İyas, ona Şube, ona Abdullah b. Ebu's-Sefer ve İsmail, onlara Şa'bî ona da Abdullah b. Amr'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Müslüman, dilinden ve elinden (gelecek zarardan) müslümanların güvende olduğu kimsedir. Muhacir de Allah'ın yasak ettiğini terk edendir." Ebu Abdullah (Buharî şöyle demiştir: Ebu Muaviye bu hadisi şöyle nakletmiştir: Bize Davud ona da Âmir şöyle rivayet etti: Abdullah'ı Hz. Peygamber'den (sav) naklederken duydum. Abdula'lâ ise şöyle nakletmiştir: Bize Davud, ona Âmir ona da Abdullah Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etti.

Açıklama

Müslüman olarak yaşama imkanı olmadığı için yurdunu terk edenleri ifade eden Muhacir kavramı, hicreti zorunlu kılan şartların ortadan kalkmasıyla birlikte 'Muhacir Allah'ın yasak ettiğini terk edendir' tanımlamasıyla her şartta geçerli ve yeni bir anlam kazanmıştır.

Notlar

Kullanıldığı Konular: 195, 403, 193, 229, Bu hadis ile ait olduğu bab başlığı altında Bakara suresi 177 ve Müminun suresi 1. ayet yer almaktadır.

  • Hadis No: B000010-4 Tahrici: Buhari, İman, 4
  • Sihhat Derecesi: Hasen Türü: Merfu
Amellerde bile olsa orta yolu tercih etmek
#39
Hadis

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ وَمَن تَابَ مَعَكَ وَلاَ تَطْغَوْا إِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ

Tercemesi

O halde seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı da gitmeyin. Çünkü O, sizin yaptıklarınızı çok iyi görendir.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ

Notlar

Kullanıldığı Konular: 185

  • Hadis No: KK11/112 Tahrici: Hûd, 11, 112
Amellerde bile olsa orta yolu tercih etmek
#40
Hadis

حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ حَدَّثَنَا سَعِيدٌ الْجُرَيْرِىُّ عَنْ أَبِى نَعَامَةَ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ مُغَفَّلٍ سَمِعَ ابْنَهُ يَقُولُ اللَّهُمَّ إِنِّى أَسْأَلُكَ الْقَصْرَ الأَبْيَضَ عَنْ يَمِينِ الْجَنَّةِ إِذَا دَخَلْتُهَا . فَقَالَ أَىْ بُنَىَّ سَلِ اللَّهَ الْجَنَّةَ وَتَعَوَّذْ بِهِ مِنَ النَّارِ فَإِنِّى سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ: " إِنَّهُ سَيَكُونُ فِى هَذِهِ الأُمَّةِ قَوْمٌ يَعْتَدُونَ فِى الطُّهُورِ وَالدُّعَاءِ ."

Tercemesi

Bize Musa b. İsmail, ona Hammad (b. Seleme el-Basrî), ona Said el-Cüreyrî, ona da Ebu Neâme (Kays b. Abaye) şöyle dedi: 'Abdullah b. Muğaffel, oğlunun; 'Ey Allah'ım! Cennete girdiğimde, cennetin sağ tarafındaki beyaz köşkü istiyorum.' diye duâ ettiğini duyunca şöyle demiştir: 'Yavrucuğum! Allah'tan cenneti iste, cehennemden O'na sığın. Zira ben Rasulullah'ı (sav) "İleride bu ümmet içinde abdestte ve duada aşırılık yapacak bir topluluk gelecektir" buyururken işittim.'

Açıklama

Abdullah İbn Muğaffel, oğlunun dua yaparken talep biçiminin veya kullandığı dilin uygun olmadığını görmüş ve Hz. Peygamber'in hadisini zikrederek onu eğitmek istemiştir. Dikkat çektiği temizlik / abdestte aşırılık, içine düşülen vesvese nedeniyle tekrar tekrar yapılan temizleme ya da abdesti yenilemektir. Bu durum sadece kişinin psikolojisini etkilemekle kalmaz, toplumun huzurunu ve bireylerin iletişim imkanını da ortadan kaldırır. Duada, muhtaç olanın, talebini elde etmek için gerçekleştirdiği bir yakarış olduğunu unutup, Halık-ı Mutlak'a talimat vermeye dönüşmesi ya da kullanılan dil, ses tonu, kelime dizimi vb. formlarla insanın, çevresindekilerin beğenisini kazanmayı esas alarak, duayı şova dönüştürmesi aşırılık olarak değerlendirilmektedir.

  • Hadis No: D000096 Tahrici: Ebu Davud, Taharet, 45
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
Amellerde bile olsa orta yolu tercih etmek
#41
Hadis

حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ عَرْعَرَةَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ سَعْدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ عَائِشَةَ - رضى الله عنها - أَنَّهَا قَالَتْ سُئِلَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم أَىُّ الأَعْمَالِ أَحَبُّ إِلَى اللَّهِ قَالَ « أَدْوَمُهَا وَإِنْ قَلَّ » . وَقَالَ « اكْلَفُوا مِنَ الأَعْمَالِ مَا تُطِيقُونَ » .

Tercemesi

Bana Muhammed b. 'Ar'ara, ona Şu'be, ona Sa'd b. İbrahim, ona Ebu Seleme, ona da Aişe (r.anha) şöyle rivayet etmiştir: "Hz. Peygamber'e (sav), Allah'a en sevimli gelen amelin hangisi olduğu soruldu. O (sav); "az da olsa devamlı olanı" buyurup, "yapabileceğiniz amelleri üstlenin" diye ekledi."

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: أَحَبُّ الأَعْمَالِ إِلَى اللَّهِ تَعَالَى أَدْوَمُهَا وَإِنْ قَلَّ

  • Hadis No: B006465 Tahrici: Buhari, Rikâk, 18
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
Amellerde bile olsa orta yolu tercih etmek
#42
Hadis

حَدَّثَنَا عَبْدُ السَّلاَمِ بْنُ مُطَهَّرٍ قَالَ حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ عَلِىٍّ عَنْ مَعْنِ بْنِ مُحَمَّدٍ الْغِفَارِىِّ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى سَعِيدٍ الْمَقْبُرِىِّ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ "إِنَّ الدِّينَ يُسْرٌ ، وَلَنْ يُشَادَّ الدِّينَ أَحَدٌ إِلاَّ غَلَبَهُ ، فَسَدِّدُوا وَقَارِبُوا وَأَبْشِرُوا ، وَاسْتَعِينُوا بِالْغَدْوَةِ وَالرَّوْحَةِ وَشَىْءٍ مِنَ الدُّلْجَةِ."

Tercemesi

Bize Abdüsselâm b. Mutahhir, ona Ömer b. Ali, ona Ma'n b. Muhammed el-Ğifârî, ona Said b. Ebu Said el-Makburî, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Din kolaydır; dini zorlaştırmaya çalışana (din), galip gelir. Dosdoğru olun, (ibadetlerle Allah'a) yaklaşın, müjdeleyin. Sabahleyin, akşamleyin ve gecenin bir kısmında (Allah'tan) yardım dileyin."

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الدِّينَ يُسْرٌ

  • Hadis No: B000039 Tahrici: Buhari, İman, 29
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#43
Hadis

أَخْبَرَنَا زِيَادُ بْنُ أَيُّوبَ قَالَ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ قَالَ حَدَّثَنَا أَيُّوبُ عَنْ أَبِى الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ أَنَّ رَجُلاً مِنَ الأَنْصَارِ يُقَالُ لَهُ أَبُو مَذْكُورٍ أَعْتَقَ غُلامًا لَهُ عَنْ دُبُرٍ يُقَالُ لَهُ يَعْقُوبُ لَمْ يَكُنْ لَهُ مَالٌ غَيْرُهُ فَدَعَا بِهِ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ ' مَنْ يَشْتَرِيهِ ' . فَاشْتَرَاهُ نُعَيْمُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بِثَمَانِمِائَةِ دِرْهَمٍ فَدَفَعَهَا إِلَيْهِ وَقَالَ: " إِذَا كَانَ أَحَدُكُمْ فَقِيرًا فَلْيَبْدَأْ بِنَفْسِهِ فَإِنْ كَانَ فَضْلاً فَعَلَى عِيَالِهِ فَإِنْ كَانَ فَضْلاً فَعَلَى قَرَابَتِهِ أَوْ عَلَى ذِى رَحِمِهِ فَإِنْ كَانَ فَضْلاً فَهَاهُنَا وَهَاهُنَا ."

Tercemesi

Bize Ziyad b. Eyyüb (et-Tusî), ona İsmail (b. Uleyye el-Esedî), ona Eyyüb (es-Sahtiyânî), ona Ebu Zübeyr (Muhammed b. Müslim el-Kuraşî), ona da Cabir (b. Abdullah) rivayet etmiştir: Ensardan Ebu Mezkûr denilen bir adam, yaşadığı sürece hizmetini yapmak şartıyla, Yakub denilen kölesini azat etti. Ondan başka da bir malı yoktu. Rasulullah (sav) köleyi çağırttı ve : "Onu benden kim satın alır?" buyurdu. Nuaym b. Abdullah b. Adevî de onu sekiz yüz dirheme satın aldı. Rasulullah (sav) parayı adama teslim etti ve şöyle buyurdu: "Biriniz fakir olursa harcamaya kendisinden başlasın. Eğer artarsa çoluk çocuğuna; eğer artarsa yakın akrabalarına; eğer artarsa diğer akrabalarına; eğer artarsa işte şuraya ve şuraya harcasın."

Açıklama

Müdebber; kişinin, kölesini kendi ölümüne bağlı olarak âzat etmesi anlamında kullanılan bir fıkıh terimidir.

  • Hadis No: N004657 Tahrici: Nesai, Buyû', 84
  • Türü: Merfu
Allah'a sığınmak
#44
Hadis

وَلاَ تَهِنُوا وَلاَ تَحْزَنُوا وَأَنتُمُ الأَعْلَوْنَ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ

Tercemesi

Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: أَنتُمُ الأَعْلَوْنَ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ

  • Hadis No: KK3/139 Tahrici: Âl-i İmrân, 3, 139
Allah'a sığınmak
#45
Hadis

وَاسْتَغْفِرِ اللّهِ إِنَّ اللّهَ كَانَ غَفُورًا رَّحِيمًا

Tercemesi

Ve Allah'tan mağfiret iste, çünkü Allah, çok bağışlayandır, ziyadesiyle esirgeyicidir.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım (bağlamı tespit edilememiştir): اسْتَغْفِرِ اللّهِ

  • Hadis No: KK4/106 Tahrici: Nisa, 4, 106
Allah'a sığınmak
#46
Hadis

حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ أَبُو النَّضْرِ الدِّمَشْقِىُّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ شُعَيْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى أَبُو سَعِيدٍ الْفِلَسْطِينِىُّ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ حَسَّانَ عَنِ الْحَارِثِ بْنِ مُسْلِمٍ أَنَّهُ أَخْبَرَهُ عَنْ أَبِيهِ مُسْلِمِ بْنِ الْحَارِثِ التَّمِيمِىِّ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُ أَسَرَّ إِلَيْهِ فَقَالَ: "إِذَا انْصَرَفْتَ مِنْ صَلاَةِ الْمَغْرِبِ فَقُلِ اللَّهُمَّ أَجِرْنِى مِنَ النَّارِ. سَبْعَ مَرَّاتٍ فَإِنَّكَ إِذَا قُلْتَ ذَلِكَ ثُمَّ مِتَّ فِى لَيْلَتِكَ كُتِبَ لَكَ جِوَارٌ مِنْهَا. وَإِذَا صَلَّيْتَ الصُّبْحَ فَقُلْ كَذَلِكَ فَإِنَّكَ إِنْ مِتَّ فِى يَوْمِكَ كُتِبَ لَكَ جِوَارٌ مِنْهَا." [أَخْبَرَنِى أَبُو سَعِيدٍ عَنِ الْحَارِثِ أَنَّهُ قَالَ أَسَرَّهَا إِلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَنَحْنُ نَخُصُّ بِهَا إِخْوَانَنَا.]

Tercemesi

Bize İshak b. İbrahim Ebu Nadr ed-Dimeşkî, ona Muhammed b. Şuayb, ona Ebu Said el-Filistinî Abdurrahman b. Hassan, ona Haris b. Müslim, ona da babası Müslim b. Haris et-Temîmî, Rasulullah'ın (sav) kendisine gizli bir şekilde şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Akşam namazını kıldıktan sonra yedi defa Allahümme ecirnî minennâr (Ey Allahım beni cehennemden kurtar) diye dua et. Eğer bu duayı okuduğun gecede ölecek olursan, senin için (cehennemden) kurtuluş (beratı) yazılır. Sabah namazını kılınca da aynı duayı oku. Eğer okuduğun gün ölecek olursan, senin için kurtuluş (beratı) yazılır." [(Muhammed b. Şuayb dedi ki:) Ebu Said'in bana bildirdiğine göre Haris şöyle dedi: Rasulullah (sav) bu duayı bize gizlice söyledi. Biz de bunu sadece (çevremizde bulunan) kardeşlerimize söyleriz.]

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اللَّهُمَّ أَجِرْنِى مِنَ النَّارِ

  • Hadis No: D005079 Tahrici: Ebu Davud, Edeb, 100, 101
  • Türü: Merfu
Allah'a sığınmak
#47
Hadis

حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ مَرْزُوقٍ أَخْبَرَنَا شُعْبَةُ عَنْ قَتَادَةَ عَنِ النَّضْرِ بْنِ أَنَسٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَرْقَمَ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ: "إِنَّ هَذِهِ الْحُشُوشَ مُحْتَضَرَةٌ فَإِذَا أَتَى أَحَدُكُمُ الْخَلاَءَ فَلْيَقُلْ أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الْخُبُثِ وَالْخَبَائِثِ."

Tercemesi

Bize Amr b. Merzuk, ona Şube, ona Katade, ona Nadr b. Enes, ona da Zeyd b. Erkâm, Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Tuvaletler, cin ve şeytanların hazır bulunduğu yerlerdir. Sizden biriniz ihtiyacını gidermek için helaya gittiği zaman 'Eûzü billahi mine'l-hubusi ve'l-habâisi (Erkek ve dişi şeytandan Allah'a sığınırım) desin."

Açıklama

Tuvaletlerin evin iç mekanında olmadığı bir dönemde, tuvalet mahallinde bulunabilecek her türlü pislikten, şeytanlardan ve şeytanlaşmış varlıklardan Müslümanların korunmasını sağlamak, en azından farkındalık oluşturmak için Hz. Peygamber (sav), Allah'a sığınmaya teşvik etmiştir. Tuvaletlerin evin müştemilatı içine alınmasıyla bazı riskler ortadan kalksa bile, necasetten korunacak şekilde ve şeytandan Allah'a sığınarak ihtiyaç mahalline gidilmesi, kulluk bilincini diri tutan bir tuvalet adabı ve sünnet olarak devam etmektedir.

Notlar

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الْخُبُثِ وَالْخَبَائِثِ

  • Hadis No: D000006 Tahrici: Ebu Davud, Tahare, 3
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#48
Hadis

ثُمَّ خَلَقْنَا النُّطْفَةَ عَلَقَةً فَخَلَقْنَا الْعَلَقَةَ مُضْغَةً فَخَلَقْنَا الْمُضْغَةَ عِظَامًا فَكَسَوْنَا الْعِظَامَ لَحْمًا ثُمَّ أَنشَأْنَاهُ خَلْقًا آخَرَ فَتَبَارَكَ اللَّهُ أَحْسَنُ الْخَالِقِينَ

Tercemesi

Sonra nutfeyi alaka (aşılanmış yumurta) yaptık. Peşinden, alakayı, bir parçacık et haline soktuk; bu bir parçacık eti kemiklere (iskelete) çevirdik; bu kemikleri etle kapladık. Sonra onu başka bir yaratışla insan haline getirdik. Yapıpyaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: فَتَبَارَكَ اللَّهُ أَحْسَنُ الْخَالِقِينَ

Notlar

Kullanıldığı Konular: 192,

  • Hadis No: KK23/14 Tahrici: Mü'minûn, 23, 14
#49
Hadis

الَّذِي أَحْسَنَ كُلَّ شَيْءٍ خَلَقَهُ وَبَدَأَ خَلْقَ الْإِنسَانِ مِن طِينٍ

Tercemesi

O (Allah) ki, yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: خَلْقَ الْإِنسَانِ مِن طِينٍ

Notlar

Kullanıldığı Konular: 451,

  • Hadis No: KK32/7 Tahrici: Secde, 32, 7
#50
Hadis

خُلِقَ الْإِنسَانُ مِنْ عَجَلٍ سَأُرِيكُمْ آيَاتِي فَلَا تَسْتَعْجِلُونِ

Tercemesi

İnsan, aceleci (bir tabiatta) yaratılmıştır. Size âyetlerimi göstereceğim; benden acele istemeyin.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: خُلِقَ الْإِنسَانُ مِنْ عَجَلٍ

Notlar

Kullanıldığı Konular: 46, 110,

  • Hadis No: KK21/37 Tahrici: Enbiyâ, 21, 37
#51
Hadis

يُرِيدُ اللّهُ أَن يُخَفِّفَ عَنكُمْ وَخُلِقَ الإِنسَانُ ضَعِيفًا

Tercemesi

Allah sizden (yükünüzü) hafifletmek ister; çünkü insan zayıf yaratılmıştır.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: خُلِقَ الإِنسَانُ ضَعِيفًا

Notlar

Kullanıldığı Konular: 247, 110,

  • Hadis No: KK4/28 Tahrici: Nisa, 4, 28
#52
Hadis

إِنَّ مَثَلَ عِيسَى عِندَ اللّهِ كَمَثَلِ آدَمَ خَلَقَهُ مِن تُرَابٍ ثِمَّ قَالَ لَهُ كُن فَيَكُونُ

Tercemesi

Allah nezdinde İsa'nın durumu, Adem'in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı. Sonra ona "Ol!" dedi ve oluverdi.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنَّ مَثَلَ عِيسَى عِندَ اللّهِ كَمَثَلِ آدَمَ

  • Hadis No: KK3/59 Tahrici: Âl-i İmrân, 3, 59
#53
Hadis

فَاطِرُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ جَعَلَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا وَمِنَ الْأَنْعَامِ أَزْوَاجًا يَذْرَؤُكُمْ فِيهِ لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ

Tercemesi

O, gökleri ve yeri yoktan yaratandır. Size kendinizden eşler, hayvanlardan da (kendilerine) eşler yaratmıştır. Bu suretle çoğalmanızı sağlamıştır. O'nun benzeri hiçbir şey yoktur. O işitendir, görendir.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ

Notlar

Kullanıldığı Konular: 496,

  • Hadis No: KK42/11 Tahrici: Şûrâ, 42, 11
#54
Hadis

فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُوا لَهُ سَاجِدِينَ

Tercemesi

"Ona şekil verdiğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın!"

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: نَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي

Notlar

Kullanıldığı Konular: 425, 120,

  • Hadis No: KK15/29 Tahrici: Hicr, 15, 29
#55
Hadis

ثُمَّ رَدَدْنَاهُ أَسْفَلَ سَافِلِينَ

Tercemesi

Sonra da çevirdik aşağıların aşağısına attık.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: أَسْفَلَ سَافِلِينَ

  • Hadis No: KK95/5 Tahrici: Tîn, 95, 5
#56
Hadis

هَلْ أَتَى عَلَى الْإِنسَانِ حِينٌ مِّنَ الدَّهْرِ لَمْ يَكُن شَيْئًا مَّذْكُورًا

Tercemesi

“İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?”

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: هَلْ أَتَى

Notlar

Kullanıldığı Konular: 46

  • Hadis No: KK76/1 Tahrici: İnsan, 76, 1
Misafir ev sahibini bunaltacak kadar kalmaz
#57
Hadis

أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى سَعِيدٍ عَنْ أَبِى شُرَيْحٍ الْخُزَاعِىِّ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- يَقُولُ :« مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلْيُكْرِمْ جَارَهُ ، وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلْيَقُلْ خَيْراً أَوْ لِيَسْكُتْ ، وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلْيُكْرِمْ ضَيْفَهُ جَائِزَتَهُ يَوْماً وَلَيْلَةً ، وَالضِّيَافَةُ ثَلاَثَةُ أَيَّامٍ وَمَا بَعْدَ ذَلِكَ صَدَقَةٌ ».

Tercemesi

Bize Yezîd b. Harûn, ona Muhammed b. İshâk, ona Sa'îd b. Ebu Sa'îd, ona da Ebu Şurayh el-Huzâ'î'nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa komşusuna ikram etsin. Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa ya hayır söylesin ya da sussun. Her kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa misafirine bir gün bir gece ikramda bulunsun. Misafirlik üç gündür. Bundan sonrası ise [ev sahibi için misafire] sadakadır."

Açıklama

Hadiste geçen "جَائِزَتَهُ /câizetühü" kelimesi, misafire özel olarak hazırlanan hediye (caize) mahiyetindeki bir gün ve bir gecelik yemek anlamına gelir.

  • Hadis No: DM002078 Tahrici: Darimi, Et'ıme, 11
  • Sihhat Derecesi: Zayıf Türü: Merfu
Her fırsatta ağız ve diş temizliği yapılmalıdır
#58
Hadis

حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ وَكِيعٍ حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ غِيَاثٍ عَنِ الْحَجَّاجِ عَنْ مَكْحُولٍ عَنْ أَبِى الشِّمَالِ عَنْ أَبِى أَيُّوبَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم: "أَرْبَعٌ مِنْ سُنَنِ الْمُرْسَلِينَ الْحَيَاءُ وَالتَّعَطُّرُ وَالسِّوَاكُ وَالنِّكَاحُ ." قَالَ وَفِى الْبَابِ عَنْ عُثْمَانَ وَثَوْبَانَ وَابْنِ مَسْعُودٍ وَعَائِشَةَ وَعَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو وَأَبِى نَجِيحٍ وَجَابِرٍ وَعَكَّافٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى حَدِيثُ أَبِى أَيُّوبَ حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ . حَدَّثَنَا مَحْمُودُ بْنُ خِدَاشٍ الْبَغْدَادِىُّ حَدَّثَنَا عَبَّادُ بْنُ الْعَوَّامِ عَنِ الْحَجَّاجِ عَنْ مَكْحُولٍ عَنْ أَبِى الشِّمَالِ عَنْ أَبِى أَيُّوبَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم نَحْوَ حَدِيثِ حَفْصٍ . قَالَ أَبُو عِيسَى وَرَوَى هَذَا الْحَدِيثَ هُشَيْمٌ وَمُحَمَّدُ بْنُ يَزِيدَ الْوَاسِطِىُّ وَأَبُو مُعَاوِيَةَ وَغَيْرُ وَاحِدٍ عَنِ الْحَجَّاجِ عَنْ مَكْحُولٍ عَنْ أَبِى أَيُّوبَ وَلَمْ يَذْكُرُوا فِيهِ عَنْ أَبِى الشِّمَالِ وَحَدِيثُ حَفْصِ بْنِ غِيَاثٍ وَعَبَّادِ بْنِ الْعَوَّامِ أَصَحُّ .

Tercemesi

Bize Süfyan b. Vekî, ona Hafs b. Gıyâs, ona Haccâc [b. ertât], ona Mekhul [b. Ebu Müslim], ona Ebu Şimâl [b. Zibâb], ona Ebu Eyyûb [Zeyd b. Halid el-Ensârî], Hz. Peygamber’in şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Dört şey, tüm peygamberlerin sünnetlerindendir. Utanma duygusu, güzel koku sürünmek, misvak kullanmak ve evlenmek." Tirmizî: Bu konuda Osman [b. Affân], Sevbân [b. Bücdüd], [Abdullah] b. Mes'ûd, Aişe [bt. Ebu Bekir], Abdullah b. Amr, Ebu Necîh [Irbâz b. Sâriye], Câbir [b. Abdullah] ve Akkâf [b. Vâdiye]’den da hadis rivayet edilmiştir. Tirmizî: Ebu Eyyûb hadisi hasen-garibtir. Bize Mahmud b. Hıdaş el Bağdadî, ona Abbâd b. el-Avvâm, ona Haccâc [b. ertât], ona Mekhûl [b. Ebu Müslim], Ebu Şimâl [b. Zibâb], ona Ebu Eyyûb [Zeyd b. Halid el-Ensârî], Hafs rivâyetinin bir benzerini rivâyet etmiştir. Tirmizî: Bu hadisi Hüşeym [b. Beşîr], Muhammed b. Yezîd el-Vâsitî, Ebu Muaviye [muhammed b. Hâzim] ve pek çok râvi, Haccac, Mekhûl senediyle Ebu Eyyûb’den rivâyet etmişler ancak senedinde Ebu Şimâl’i zikretmemişlerdir. Hafs b. Gıyas ve Abbâd b. Avvâm hadisi daha sahihtir.

Açıklama

Hadisin açıklamasında geçen hasen-garîb terimleri Tirmizî'nin kullandığı hadis usulü kavramlarıdır. Tirmizî hadisleri değerlendirirken zaman zaman “hasen-sahih”, “hasen-garîb”, “sahih-hasen-garîb” şeklinde ikili ya da üçlü ifadeler kullanır. Kendisi tarafından açıkça belirtilmediği için bu terimlerin anlamları hakkında farklı yorumlar yapılmıştır. (İsmail L. Çakan, "el-Câmiu’s-Sahîh" Diyanet İslam Ansiklopedisi, İstanbul 1993, 7:129-132). Tirmizî’nin hasen hadis kavramı ile ilgili bilgiler için Suyûtî’nin Tedrîbu’r-râvî’sine bakılabilir.(Suyûtî, Tedrîbu’r-râvî, Lübnan 1417/1996, 1:76-89)

Notlar

Kullanıldığı Konular: 80

  • Hadis No: T001080 Tahrici: Tirmizi, Nikah, 1
  • Türü: Merfu
Her fırsatta ağız ve diş temizliği yapılmalıdır
#59
Hadis

- حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مُوسَى أَخْبَرَنَا عِيسَى بْنُ يُونُسَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ التَّيْمِىِّ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ زَيْدِ بْنِ خَالِدٍ الْجُهَنِىِّ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ : "لَوْلاَ أَنْ أَشُقَّ عَلَى أُمَّتِى لأَمَرْتُهُمْ بِالسِّوَاكِ عِنْدَ كُلِّ صَلاَةٍ ." [ قَالَ أَبُو سَلَمَةَ فَرَأَيْتُ زَيْدًا يَجْلِسُ فِى الْمَسْجِدِ وَإِنَّ السِّوَاكَ مِنْ أُذُنِهِ مَوْضِعُ الْقَلَمِ مِنْ أُذُنِ الْكَاتِبِ فَكُلَّمَا قَامَ إِلَى الصَّلاَةِ اسْتَاكَ .]

Tercemesi

Bize İbrahim b. Musa, ona İsa b. Yunus, ona Muhammed b. İshak, ona Muhammed b. İbrahim et-Teymî, ona Ebu Seleme b. Abdurrahman, ona da Zeyd b. Halid el-Cühenî Hz. Peygamber'in (sav) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Müminlere sıkıntı vermeyeceğini bilseydim, her namaz için misvak kullanmalarını emrederdim." [Ebû Seleme şöyle dedi: 'Ben Zeyd'i, kulağına, kâtiplerin kulaklarına kalem koydukları yere misvak koymuş olarak mescidde otururken gördüm. Her namaza kalkışında misvak kullanırdı.']

Açıklama

Ağız temizliğini sağlamak için kullanılan misvak, huzura çıkış için hazırlık olarak yapıldığında namazdaki huşuya katkı sağlayacaktır. Zira ağızdaki yemek kırıntıları, koku vb. zihni meşgul edecek bir çok şeyden, misvak ile kurtulmak mümkün görülmektedir. Zeyd'in kulağının arkasına misvak koyduğuna yapılan vurgu, onunla günlük hayattaki ilişkisini göstermesi açısından önemlidir.

  • Hadis No: D000047 Tahrici: Ebu Davud, Tahare, 25
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#60
Hadis

لَيْسَ مِنَّا مَنْ تَشَبَّهَ بِغَيْرِنَا

Tercemesi

"Bizden başkasına benzeyen bizden değildir."

Açıklama

حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ حَدَّثَنَا ابْنُ لَهِيعَةَ عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ: " لَيْسَ مِنَّا مَنْ تَشَبَّهَ بِغَيْرِنَا لاَ تَشَبَّهُوا بِالْيَهُودِ وَلاَ بِالنَّصَارَى فَإِنَّ تَسْلِيمَ الْيَهُودِ الإِشَارَةُ بِالأَصَابِعِ وَتَسْلِيمَ النَّصَارَى الإِشَارَةُ بِالأَكُفِّ " Bize Kuteybe, ona İbn Lehî'a, ona Amr b. Şuayb, ona babası, ona da dedesi Hz. Peygamber'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Bizden başkalarına benzemeye çalışanlar bizden değildir. Yahudi ve Hıristiyanlara benzemeyin. Çünkü Yahudilerin selamlaşmaları parmak işaretiyle, Hıristiyanların selamlaşmaları ise el işaretiyledir." (T002695) Rivayetin aslı bu şekildedir. Müellif vermek istediği mesajı dikkate alarak takti' uygulamıştır.

Dua Adabı
#61
Hadis

الَّذِينَ يَذْكُرُونَ اللّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَىَ جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فِي خَلْقِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَذا بَاطِلاً سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ

Tercemesi

Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru !

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَذا بَاطِلاً

Notlar

Kullanıldığı Konular: 198, 345,

  • Hadis No: KK3/191 Tahrici: Âl-i İmrân, 3, 191
Dua Adabı
#62
Hadis

ادْعُوا رَبَّكُمْ تَضَرُّعًا وَخُفْيَةً إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُعْتَدِينَ

Tercemesi

Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Bilesiniz ki O, haddi aşanları sevmez.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: ادْعُوا رَبَّكُمْ تَضَرُّعًا وَخُفْيَةً

Notlar

Kullanıldığı Konular: 198,

  • Hadis No: KK7/55 Tahrici: A'râf, 7, 55
Malını, ailesini ve canını korur iken ölen şehittir
#63
Hadis

حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ حَدَّثَنَا عَاصِمٌ حَدَّثَتْنِى حَفْصَةُ بِنْتُ سِيرِينَ قَالَتْ قَالَ لِى أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ - رضى الله عنه - يَحْيَى بِمَا مَاتَ قُلْتُ مِنَ الطَّاعُونِ . قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الطَّاعُونُ شَهَادَةٌ لِكُلِّ مُسْلِمٍ » .

Tercemesi

Bize Musa b. İsmail, ona Abdülvahid, ona Asım, ona İbn Sîrîn'in kızı Hafsa şöyle rivayet etmiştir: Enes b. Mâlik (ra) bana “Kardeşin Yahya neden öldü?” diye sordu. Ben de ona “Taundan öldü” diye cevap verdim. Bunun üzerine Enes şöyle dedi: Rasûlullah (sav) "taun hastalığından vefat etmek, her Müslüman için şehitlik sebebidir" buyurdu.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الطَّاعُونُ شَهَادَةٌ لِكُلِّ مُسْلِمٍ

  • Hadis No: B005732 Tahrici: Buhari, Tıp, 30
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#64
Hadis

اعْلَمُوا أَنَّمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَزِينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ وَتَكَاثُرٌ فِي الْأَمْوَالِ وَالْأَوْلَادِ كَمَثَلِ غَيْثٍ أَعْجَبَ الْكُفَّارَ نَبَاتُهُ ثُمَّ يَهِيجُ فَتَرَاهُ مُصْفَرًّا ثُمَّ يَكُونُ حُطَامًا وَفِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ شَدِيدٌ وَمَغْفِرَةٌ مِّنَ اللَّهِ وَرِضْوَانٌ وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ

Tercemesi

Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlât sahibi olma isteğinden ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki, bitirdiği ziraatçilerin hoşuna gider. Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çer çöp olur. Ahirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allah'ın mağfireti ve rızası vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey değildir.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اعْلَمُوا أَنَّمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَزِينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ وَتَكَاثُرٌ فِي الْأَمْوَالِ وَالْأَوْلَادِ

Notlar

Kullanıldığı Konular: 192, 446,

  • Hadis No: KK57/20 Tahrici: Hadîd, 57, 20
  • Türü: Ayet
#65
Hadis

حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ بْنِ مُجَالِدِ بْنِ سَعِيدٍ الْهَمْدَانِىُّ حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ غِيَاثٍ ح قَالَ: وَأَخْبَرَنَا سَلَمَةُ بْنُ شَبِيبٍ حَدَّثَنَا أُمَيَّةُ بْنُ الْقَاسِمِ الْحَذَّاءُ الْبَصْرِىُّ حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ غِيَاثٍ عَنْ بُرْدِ بْنِ سِنَانٍ عَنْ مَكْحُولٍ عَنْ وَاثِلَةَ بْنِ الأَسْقَعِ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم : « لاَ تُظْهِرِ الشَّمَاتَةَ لأَخِيكَ فَيَرْحَمُهُ اللَّهُ وَيَبْتَلِيكَ » . قَالَ : هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ . وَمَكْحُولٌ قَدْ سَمِعَ مِنْ وَاثِلَةَ بْنِ الأَسْقَعِ وَأَنَسِ بْنِ مَالِكٍ وَأَبِى هِنْدٍ الدَّارِىِّ وَيُقَالُ إِنَّهُ لَمْ يَسْمَعْ مِنْ أَحَدٍ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم إِلاَّ مِنْ هَؤُلاَءِ الثَّلاَثَةِ . وَمَكْحُولٌ شَامِىٌّ يُكْنَى أَبَا عَبْدِ اللَّهِ وَكَانَ عَبْدًا فَأُعْتِقَ وَمَكْحُولٌ الأَزْدِىُّ بَصْرِىٌّ سَمِعَ مِنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ يَرْوِى عَنْهُ عُمَارَةُ بْنُ زَاذَانَ . حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ حُجْرٍ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ عَيَّاشٍ عَنْ تَمِيمِ بْنِ عَطِيَّةَ قَالَ : كَثِيرًا مَا كُنْتُ أَسْمَعُ مَكْحُولاً يُسْأَلُ فَيَقُولُ نَدَانَمْ .

Tercemesi

Bize Ömer b. İsmail b. Mücâlid b. Said el-Hemdânî, ona Hafs b. Ğıyâs; (T) Bize Seleme b. Şebîb, ona Ümeyye b. Kasım el-Hazzâ el-Basrî, ona Hafs b. Ğıyâs, ona Bürd b. Sinân, ona Mekhul, ona da Vâsile b. Eska'ın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "(Hoşlanmadığın bir din) kardeşinin başına gelen musibete sevinme! (Sonra bir bakmışsın ki) Allah ona rahmet edip (kurtuluş vermiş de) seni (o musibetle) imtihan etmiş!". Bu, hasen-garîb bir hadistir. (Senetteki) Mekhûl, Vâsile b. Eska', Enes b. Mâlik ve Ebu Hind ed-Dârî'den hadis işitmiştir. Onun, bu üç kişi dışında Hz. Peygamber'in (sav) ashabından hiç kimseden hadis işitmediği de söylenmiştir. Mekhûl, Şâmlı olup künyesi Ebu Abdullah'tır. Köle idi, ardından azât edildi. Mekhûl el-Ezdî ise, Basra'lı olup Abdullah b. Ömer'den hadis işitmiştir. Kendisinden Umâre b. Zâzân rivayette bulunmuştur. Bize Ali b. Hucr, ona İsmail b. Ayyâş, ona da Temîm b. Atiyye şöyle rivayet etmiştir: Mekhûl'e soru sorulduğunda çoğu zaman onun 'bilmiyorum' (nedânem) dediğini işitirdim.

Açıklama

''نَدَانَمْ'' Farsçadır (Mübârekfûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, VII, 176).

Notlar

Daha sika olan isnad tercih edilmiştir.

  • Hadis No: T002506 Tahrici: Tirmizi, Sıfatü’l-Kıyâme, 54
  • Türü: Merfu
#66
Hadis

إنما الأعمال بالنيات

Tercemesi

"Ameller niyetlere göre değer kazanır."

Açıklama

Humeydî, Müsned-i Humeydî'de [HUM28], Buhari, Sahîh-i Buhârî'de [B000001], Beyhaki, Sünen-i Kebir'de [BS15101], Ebu Davud, Sünen-i Ebu Davud'da [D002201], Tayâlisî, Müsned-i Tayalisi'nde [TM000037], İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce'de [İM004227] ve İbn Mâce, Sünen-i İbn Mâce'de [İM004227-2] farklı bir içerikle rivayet etmiştir.

Notlar

İlgili kaynakta senet bulunmamaktadır.

  • Hadis No: KHA000636
  • Sihhat Derecesi: Şahitli
#67
Hadis

حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ قَالَ أَخْبَرَنَا مَالِكٌ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ وَقَّاصٍ عَنْ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ: "الأَعْمَالُ بِالنِّيَّةِ ، وَلِكُلِّ امْرِئٍ مَا نَوَى ، فَمَنْ كَانَتْ هِجْرَتُهُ إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ ، فَهِجْرَتُهُ إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ ، وَمَنْ كَانَتْ هِجْرَتُهُ لِدُنْيَا يُصِيبُهَا ، أَوِ امْرَأَةٍ يَتَزَوَّجُهَا ، فَهِجْرَتُهُ إِلَى مَا هَاجَرَ إِلَيْهِ."

Tercemesi

Bize Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona Yahya b. Sa’id, ona Muhammed b. İbrahim, ona Alkame b. Vakkas, ona Hz. Ömer, Rasul-i Ekrem’in şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Ameller niyete göre değerlendirilir. Her bir kimse için ancak niyet ettiği şey vardır. Dolayısıyla her kimin hicreti Allah’a ve Rasulüne yönelmişse, onun hicreti Allah’a ve Rasulünedir. Kimin hicreti de nail olacağı bir dünya veya evleneceği bir kadına ise, onun hicreti de hicret ettiği şeyedir."

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: لِكُلِّ امْرِئٍ مَا نَوَى

Notlar

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: لِكُلِّ امْرِئٍ مَا نَوَى

  • Hadis No: B000054 Tahrici: Buhari, İman, 41
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#68
Hadis

وَحَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ عَنْ مَالِكِ بْنِ أَنَسٍ فِيمَا قُرِئَ عَلَيْهِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرِو بْنِ حَلْحَلَةَ عَنْ مَعْبَدِ بْنِ كَعْبِ بْنِ مَالِكٍ عَنْ أَبِى قَتَادَةَ بْنِ رِبْعِىٍّ أَنَّهُ كَانَ يُحَدِّثُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مُرَّ عَلَيْهِ بِجَنَازَةٍ فَقَالَ: "مُسْتَرِيحٌ وَمُسْتَرَاحٌ مِنْهُ." قَالُوا: يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا الْمُسْتَرِيحُ وَالْمُسْتَرَاحُ مِنْهُ. فَقَالَ: "الْعَبْدُ الْمُؤْمِنُ يَسْتَرِيحُ مِنْ نَصَبِ الدُّنْيَا وَالْعَبْدُ الْفَاجِرُ يَسْتَرِيحُ مِنْهُ الْعِبَادُ وَالْبِلاَدُ وَالشَّجَرُ وَالدَّوَابُّ."

Tercemesi

Bize Kuteybe b. Said, ona Malik b. Enes, ona Muhammed b. Amr b. Halhale, ona Ma'bed b. Ka'b b. Malik, ona da Ebu Katade b. Rib'î şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah'ın (sav) yanından bir cenaze geçirildi. Bunu üzerine Rasulullah (sav); "rahata ermiş yahut kendisinden kurtulunmuş" buyurdular. Sahabiler; bu rahata eren ve kendisinden kurtulunan ne demektir? di­ye sordular. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Ölen mümin bir kul ise, dünyanın sıkıntılarından kurtularak rahata erer; günahkâr bir kuldan ise insanlar, memleketler, ağaçlar ve hayvanlar kendisinden kurtularak rahata ererler."

Açıklama

Hz. Peygamber (sav) yanından geçen mevta vesilesiyle, mümin için ölümün kurtuluş olduğunu, facirin ölümü halinde, geride kalanlar için kurtuluş olduğuna dikkatleri çekmiştir. Zira facir, hak ve kural tanımayan, yasakları açıktan işleyen, onunla övünen; dolayısıyla sadece insanları değil, bulunduğu beldeyi, hayvanları hatta ağaçları bile huzursuz eden bir varlık olarak değerlendirilmiştir.

  • Hadis No: M002202 Tahrici: Müslim, Cenaiz, 61
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#69
Hadis

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ وَحَجَّاجٌ قَالَ حَدَّثَنِي شُعْبَةُ عَنْ مَنْصُورٍ عَنْ سَالِمِ بْنِ أَبِي الْجَعْدِ عَنْ نُبَيْطِ بْنِ شَرِيطٍ قَالَ غُنْدَرٌ نُبَيْطِ بْنِ سُمَيْطٍ قَالَ حَجَّاجٌ نُبَيْطِ بْنِ شَرِيطٍ عَنْ جَابَانَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّهُ قَالَ: " لَا يَدْخُلُ الْجَنَّةَ مَنَّانٌ وَلَا عَاقٌّ وَالِدَيْهِ وَلَا مُدْمِنُ خَمْرٍ"

Tercemesi

Bize Muhammed b. Cafer, ona Şu'be ve Haccâc, Haccâc'a Şu'be, Şu'be'ye Mansur, ona Salim b. Ebu'l-Ca'd, ona Nübeyt b. Şerît -[Bu hadisi Haccâc gibi Şu'be'den rivayet eden] Ğunder bu raviyi Nübeyt b. Sümeyd, Haccâc ise Nübeyt b. Şerît olarak anmıştır-, ona Câbân, ona Abdullah b. Amr rivayet ettiğine göre, Nebi (sav) şöyle buyurmuştur: "Yaptığı iyiliği başa kakan, ana babasına isyan eden ve içki mübtelası olan cennete giremez."

Açıklama

Sahih li ğayrihî'dir. Bu isnad zayıftır. İlleti Cebân'dır.

  • Hadis No: HM006882 Tahrici: İbn Hanbel, II, 201
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#70
Hadis

آل القرآن آل الله

Tercemesi

Kur’ân ehli, Allah’ın ehlidir.

Açıklama

Zehebî, Mîzân’da 'Bâtıl bir haberdir' demiştir.

Notlar

Başka varyantı bulunmamaktadır.

  • Hadis No: KHA000016
  • Sihhat Derecesi: Mevzu Türü: Diger
Kalplerin tasarrufu Allah'ın elindedir
#71
Hadis

حَدَّثَنَا الْحَكَمُ بْنُ نَافِعٍ قَالَ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ عَيَّاشٍ عَنْ أَبِي شَيْبَةَ يَحْيَى بْنِ يَزِيدَ عَنْ عَبْدِ الْوَهَّابِ الْمَكِّيِّ عَنْ عَبْدِ الْوَاحِدِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ النَّصْرِيِّ عَنْ وَاثِلَةَ بْنِ الْأَسْقَعِ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ: "الْمُسْلِمُ عَلَى الْمُسْلِمِ حَرَامٌ دَمُهُ وَعِرْضُهُ وَمَالُهُ الْمُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِمِ لَا يَظْلِمُهُ وَلَا يَخْذُلُهُ وَالتَّقْوَى هَاهُنَا وَأَوْمَأَ بِيَدِهِ إِلَى الْقَلْبِ قَالَ وَحَسْبُ امْرِئٍ مِنْ الشَّرِّ أَنْ يَحْقِرَ أَخَاهُ الْمُسْلِمَ"

Tercemesi

Bize el-Hakem b. Nâfi', ona İsmail b. Ayyâş, ona Ebu Şeybe Yahya b. Yezid, ona Abdulvehhab el-Mekkî, ona Abdulvahid b. Abdullah en-Nasrî, ona Vâsile es-Eska'nın söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Müslümanın Müslümana canı, namusu ve malı haramdır. Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu yardımsız bırakmaz." Rasulullah (sav) kalbine işaret ederek "Takva şuradadır" dedikten sonra şöyle buyurdu: "Kişiye kötülük olarak Müslüman kardeşini küçük görmesi yeter."

Açıklama

Hadis metin yönünden sahih li gayrihi olmakla beraber isnad yönünden zayıftır. İsmâil b. Ayyâş Şamlılardan yaptığı rivâyetlerde sika olup diğer kimselerden yaptığı rivâyetlerinde ise zayıftır. Yahyâ b. Yezîd için Buhârî hadisi sahih değildir ve bu rivâyette inkıta' vardır demektedir. Çünkü Yahyâ b. Yezîd, Abdulvehhâb'dan rivâyette bulunmamıştır. O ikisi arasında Zeyd b. Ebî Üneyse bulunmaktadır. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: كُلُّ الْمُسْلِمِ عَلَى الْمُسْلِمِ حَرَامٌ عِرْضُهُ وَمَالُهُ

  • Hadis No: HM016115 Tahrici: İbn Hanbel, III, 492
  • Sihhat Derecesi: Zayıf Türü: Merfu
Kalplerin tasarrufu Allah'ın elindedir
#72
Hadis

أَخْبَرَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو عَنْ عَبِيدَةَ بْنِ سُفْيَانَ الْحَضْرَمِىِّ عَنْ أَبِى الْجَعْدِ الضَّمْرِىِّ وَكَانَتْ لَهُ صُحْبَةٌ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ: " مَنْ تَرَكَ ثَلاَثَ جُمَعٍ تَهَاوُنًا بِهَا طَبَعَ اللَّهُ عَلَى قَلْبِهِ" . أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ سَوَّادٍ قَالَ أَنْبَأَنَا ابْنُ وَهْبٍ قَالَ أَنْبَأَنَا ابْنُ أَبِى ذِئْبٍ عَنْ أَسِيدِ بْنِ أَبِى أَسِيدٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى قَتَادَةَ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ - رضى الله عنه - أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ: " مَنْ تَرَكَ الْجُمُعَةَ ثَلاَثًا مِنْ غَيْرِ ضَرُورَةٍ طَبَعَ اللَّهُ عَلَى قَلْبِهِ " .

Tercemesi

Bize Yakub b. İbrahim, ona Yahya b. Said, ona Muhammed b. Amr, ona Abîde b. Süfyan el-Hadramî, ona Hz. Peygamber'in (sav) sohbetinde bulunmuş bir sahabi olan Ebu Ca'd ed-Damrî'nin söylediğine göre Raulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim önemsemediğinden dolayı cuma namazını üç defa terk ederse, Allah onun kalbini mühürler." Bize Amr b. Sevvâd, ona İbn Vehb, ona İbn Ebu Zi'b, ona Esîd b. Ebu Esîd, ona Abdullah b. Ebu Katade, ona da Cabir b. Abdullah'ın (ra) naklettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim mecbur kalmadıkça Cuma namazını üç defa terk ederse, Allah onun kalbini mühürler."

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: مَنْ تَرَكَ ثَلاَثَ جُمَعٍ تَهَاوُنًا بِهَا طَبَعَ اللَّهُ عَلَى قَلْبِهِ

  • Hadis No: N001370 Tahrici: Nesai, Cuma, 2
  • Türü: Merfu
Kalplerin tasarrufu Allah'ın elindedir
#73
Hadis

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ الْهَمْدَانِىُّ حَدَّثَنَا أَبِى حَدَّثَنَا زَكَرِيَّاءُ عَنِ الشَّعْبِىِّ عَنِ النُّعْمَانِ بْنِ بَشِيرٍ قَالَ سَمِعْتُهُ يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ وَأَهْوَى النُّعْمَانُ بِإِصْبَعَيْهِ إِلَى أُذُنَيْهِ "إِنَّ الْحَلاَلَ بَيِّنٌ وَإِنَّ الْحَرَامَ بَيِّنٌ وَبَيْنَهُمَا مُشْتَبِهَاتٌ لاَ يَعْلَمُهُنَّ كَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ فَمَنِ اتَّقَى الشُّبُهَاتِ اسْتَبْرَأَ لِدِينِهِ وَعِرْضِهِ وَمَنْ وَقَعَ فِى الشُّبُهَاتِ وَقَعَ فِى الْحَرَامِ كَالرَّاعِى يَرْعَى حَوْلَ الْحِمَى يُوشِكُ أَنْ يَرْتَعَ فِيهِ أَلاَ وَإِنَّ لِكُلِّ مَلِكٍ حِمًى أَلاَ وَإِنَّ حِمَى اللَّهِ مَحَارِمُهُ أَلاَ وَإِنَّ فِى الْجَسَدِ مُضْغَةً إِذَا صَلَحَتْ صَلَحَ الْجَسَدُ كُلُّهُ وَإِذَا فَسَدَتْ فَسَدَ الْجَسَدُ كُلُّهُ أَلاَ وَهِىَ الْقَلْبُ"

Tercemesi

Bize Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr el-Hemdânî, ona babası, ona Zekeriyya, ona Şa'bî, ona da Numan b. Beşir'in söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz helal apaçıktır, haram da apaçıktır. İkisi arasında şüpheli şeyler vardır. İnsanların birçoğu onları bilmez. Bundan dolayı şüpheli şeylerden sakınan kişi dinini ve onurunu korumuş olur. Şüpheli şeyleri yapan kişi ise haramların içine düşer kalır. Tıpkı koruluğun (yasak bölge) etrafında sürüsünü otlatan çobanın sürüsünün o yasak bölgeye girmesinin an meselesi olması gibi. Şunu bilin ki her hükümdarın bir koruluğu vardır. Yine şunu bilin ki, Allah'ın koruluğu ise onun haramlarıdır. Dikkat edin, bedende bir et parçası vardır. O düzgün olursa bütün beden düzgün olur, o bozulursa bedenin tamamı bozulur. Dikkat edin, o kalptir."

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: أَلاَ وَإِنَّ فِى الْجَسَدِ مُضْغَةً إِذَا صَلَحَتْ صَلَحَ الْجَسَدُ كُلُّهُ ، وَإِذَا فَسَدَتْ فَسَدَ الْجَسَدُ كُلُّهُ . أَلاَ وَهِىَ الْقَلْبُ

  • Hadis No: M004094 Tahrici: Müslim, Müsakat, 107
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
Kalplerin tasarrufu Allah'ın elindedir
#74
Hadis

حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو قَالَ حَدَّثَنِى عُبَيْدَةُ بْنُ سُفْيَانَ الْحَضْرَمِىُّ عَنْ أَبِى الْجَعْدِ الضَّمْرِىِّ - وَكَانَتْ لَهُ صُحْبَةٌ - أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ: "مَنْ تَرَكَ ثَلاَثَ جُمَعٍ تَهَاوُنًا بِهَا طَبَعَ اللَّهُ عَلَى قَلْبِهِ."

Tercemesi

Bize Müsedded, ona Yahya, ona Muhammed b. Amr, ona Ubeyde b. Süfyân el-Hadrami, ona da Ebu Ca'd ed-Damrî'nin, -ki o, sahibidir- söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim önemsemediği için üç cuma namazını terk ederse, Allah onun kalbini mühürler."

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: مَنْ تَرَكَ ثَلاَثَ جُمَعٍ تَهَاوُنًا بِهَا طَبَعَ اللَّهُ عَلَى قَلْبِهِ

  • Hadis No: D001052 Tahrici: Ebu Davud, Salat, 203, 204
  • Türü: Merfu
Kalplerin tasarrufu Allah'ın elindedir
#75
Hadis

حَدَّثَنَا هَنَّادٌ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى سُفْيَانَ عَنْ أَنَسٍ قَالَ: كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُكْثِرُ أَنْ يَقُولَ: "يَا مُقَلِّبَ الْقُلُوبِ ثَبِّتْ قَلْبِى عَلَى دِينِكَ". فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ آمَنَّا بِكَ وَبِمَا جِئْتَ بِهِ فَهَلْ تَخَافُ عَلَيْنَا ؟ قَالَ: "نَعَمْ إِنَّ الْقُلُوبَ بَيْنَ أَصْبُعَيْنِ مِنْ أَصَابِعِ اللَّهِ يُقَلِّبُهَا كَيْفَ يَشَاءُ". قَالَ أَبُو عِيسَى وَفِى الْبَابِ عَنِ النَّوَّاسِ بْنِ سَمْعَانَ وَأُمِّ سَلَمَةَ وَعَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو وَعَائِشَةَ . وَهَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ وَهَكَذَا رَوَى غَيْرُ وَاحِدٍ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى سُفْيَانَ عَنْ أَنَسٍ . وَرَوَى بَعْضُهُمْ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى سُفْيَانَ عَنْ جَابِرٍ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم . وَحَدِيثُ أَبِى سُفْيَانَ عَنْ أَنَسٍ أَصَحُّ.

Tercemesi

Bize Hennâd, ona Ebu Muaviye, ona A'meş, ona Ebu Süfyân (Talha b. Nâfi'), ona da Enes şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav), sık sık "Ey kalpleri halden hale değiştiren Allah'ım! Kalbimi dinin üzere sabit kıl" diye dua ederdi. Ben 'Ey Allah'ın Rasulü! Sana ve getirdiğin dine inandık. Bu durumda hala bizim hakkımızda korkuyor musun?' deyince bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Evet, çünkü kalpler Allah'ın parmaklarından iki parmağı arasındadır, onları dilediği şekilde evirip çevirir." Tirmizî dedi ki: Bu konuda Nevvâs b. Sem'ân, Ümmü Seleme, Abdullah b. Amr ve Aişe'den de hadis rivayet edilmiştir. Bu hadis ise hasendir. Aynı şekilde pek çok kişi bu hadisi bu şekliyle A'meş'den, o Ebu Süfyân'dan, o da Enes'den rivayet etmiştir. Bazıları da A'meş'den, o Ebu Süfyan'dan, o da Câbir'den rivayet etmiştir. Ebu Süfyân'ın Enes'den rivayeti daha sahihtir.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اللهم ثَبِّتْ قَلْبِى عَلَى دِينِكَ Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren bir diğer kısım: إِنَّ الْقُلُوبَ بَيْنَ أَصْبُعَيْنِ مِنْ أَصَابِعِ اللَّهِ يُقَلِّبُهَا كَيْفَ يَشَاءُ

  • Hadis No: T002140 Tahrici: Tirmizi, Kader, 7
  • Türü: Merfu
Hüsn-ü zan sahibi ol
#76
Hadis

حسن الظن من حسن العبادة

Tercemesi

"Hüsnü zan, kulluğun güzelliğindendir."

Açıklama

Ebu Davud, Sünen-i Ebu Davud'da [D004993], Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed'de [HM007943], Ahmed b. Hanbel, Müsned-i Ahmed'de [HM008023], Ebu Davud, Sünen-i Ebu Davud'da [D004993-2], İbn Hibban, Sahih-i İbn Hibban'da [İHS000631] ve Abd b. Humeyd, Müntehab Müsned-i Abd b. Humeyd'de [KHA001143] rivayet etmiştir.

  • Hadis No: KHA001143
  • Sihhat Derecesi: Şahitli Türü: Diger
#77
Hadis

حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عُمَرَ وَأَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ - الْمَعْنَى وَاحِدٌ قَالاَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَالِمٍ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مَرَّ بِرَجُلٍ وَهُوَ يَعِظُ أَخَاهُ فِى الْحَيَاءِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « الْحَيَاءُ مِنَ الإِيمَانِ » . قَالَ أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ فِى حَدِيثِهِ إِنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم سَمِعَ رَجُلاً يَعِظُ أَخَاهُ فِى الْحَيَاءِ . قَالَ هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ وَأَبِى بَكْرَةَ وَأَبِى أُمَامَةَ .

Tercemesi

Bize İbn Ebu Ömer ve Ahmed b. Menî’ –ki rivayet ettikleri hadisin manası birdir-, bu ikisine Süfyan b. Uyeyne, ona ez-Zührî, ona da Salim, babası (Abdullah b. Ömer el-Adevî) rivayet etti: Rasulullah (sav) kardeşini haya konusunda uyaran bir kimseye rastladı ve şöyle buyurdu: "Haya imandandır." Ahmed b. Meni' aynı hadisi 'Rasul-i Ekrem (sav), kardeşine haya konusunda uyaran birini işitti ...' şeklinde rivayet eder. Tirmizî, bu hadis hasen-sahihtir dedi. Bu konuda Ebu Hüreyre, Ebu Bekre ve Ebu Ümâme’den de hadis rivayet edilmiştir.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الْحَيَاءُ مِنَ الإِيمَانِ

  • Hadis No: T002615 Tahrici: Tirmizi, İman, 7
  • Türü: Merfu
#78
Hadis

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ قَتَادَةَ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا السَّوَّارِ الْعَدَوِىَّ يُحَدِّثُ أَنَّهُ سَمِعَ عِمْرَانَ بْنَ حُصَيْنٍ الْخُزَاعِيَّ يُحَدِّثُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ: " الْحَيَاءُ لَا يَأْتِي إِلَّا بِخَيْرٍ" فَقَالَ بُشَيْرُ بْنُ كَعْبٍ 'مَكْتُوبٌ فِي الْحِكْمَةِ أَنَّ مِنْهُ وَقَارًا وَمِنْهُ سَكِينَةً' فَقَالَ عِمْرَانُ 'أُحَدِّثُكَ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَتُحَدِّثُنِي عَنْ صُحُفِكَ'

Tercemesi

Bize Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Katade, ona Ebu's-Sevvâr el-Adevî, ona da İmran b. Husayn el-Huzâî, Hz. Peygamber'in (sav) "Haya, sadece hayır getirir" buyurduğunu rivayet etti. Bunun üzerine Buşeyr b. Ka'b, Hikmette (adlı sahifede) 'bazen vakar, bazen de sekinet olarak ortaya çıkar' şeklinde yazılı olduğunu söyledi. Bu açıklamaya kızan İmran 'Ben sana Hz. Peygamber'den hadis rivayet ediyorum, sen sahifenden bahsediyorsun' diye söylendi.

Açıklama

Buhârî ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الْحَيَاءُ لَا يَأْتِي إِلَّا بِخَيْرٍ

  • Hadis No: HM020068 Tahrici: İbn Hanbel, IV, 427
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#79
Hadis

حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو عَامِرٍ الْعَقَدِىُّ قَالَ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ بِلاَلٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ: " الإِيمَانُ بِضْعٌ وَسِتُّونَ شُعْبَةً ، وَالْحَيَاءُ شُعْبَةٌ مِنَ الإِيمَانِ ."

Tercemesi

Bize Abdullah b. Muhammed, ona Ebu Amir el-Akadî, ona Süleyman b. Bilal, ona Abdullah b. Dînâr, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hüreyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "İman, altmış küsur şubedir. Haya da imandan bir şubedir."

Açıklama

İmanın şubeleri vurgusu, imanın eylem olarak tezahürü şeklinde anlaşılabilir. Zira utanma duygusu olarak görülen haya, imanın gereği olarak kişide tezahür etmektedir.

Notlar

http://isamveri.org/pdfdrg/D02042/2015_2/2015_2_CETINM.pdf

  • Hadis No: B000009 Tahrici: Buhari,İman,3
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#80
Hadis

حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ وَعَمْرٌو النَّاقِدُ وَزُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ قَالُوا حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَالِمٍ عَنْ أَبِيهِ سَمِعَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم رَجُلاً يَعِظُ أَخَاهُ فِى الْحَيَاءِ فَقَالَ "الْحَيَاءُ مِنَ الإِيمَانِ."

Tercemesi

Bize Ebu Bekir b. Ebu Şeybe, ona Amr en-Nakıd ve Züheyr b. Harb, onlara Süfyan b. Uyeyne, ona ez-Zührî, ona Salim, ona da babasının (Abdullah b. Ömer el-Adevi) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) kardeşini haya hakkında uyaran bir adamı duydu ve ona; "haya imandandır" dedi.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الْحَيَاءُ مِنَ الإِيمَانِ

  • Hadis No: M000154 Tahrici: Müslim, İman, 59
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#81
Hadis

- حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ قَالَ أَخْبَرَنَا مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ سَالِمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مَرَّ عَلَى رَجُلٍ مِنَ الأَنْصَارِ وَهُوَ يَعِظُ أَخَاهُ فِى الْحَيَاءِ ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم؟ " دَعْهُ فَإِنَّ الْحَيَاءَ مِنَ الإِيمَانِ ".

Tercemesi

Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik b. Enes, ona İbn Şihâb, ona Salim b. Abdullah, ona babası (Abdullah b. Ömer) şöyle rivayet etmiştir: Rasûlullah (sav) Ensâr'dan bir adamın yanından geçerken, utangaç olan kardeşine böyle olmaması için nasihat ettiğini işitti. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), "Onu rahat bırak! Haya imandandır" buyurdu.

Açıklama

Bu rivayette 'nasihat ettiğini işitti' şeklinde tercüme edilen bağlam bilgisi (B006118) nolu rivayette 'kardeşini azarladı' şeklinde yer almaktadır. Dolayısıyla abinin yaptığı şey, nasihat etmek deği de, azarlamak olarak düşünülürse hadis daha doğru anlaşılacaktır.

  • Hadis No: B000024 Tahrici: Buharî, İman, 16
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
#82
Hadis

الَّذِينَ يُنفِقُونَ فِي السَّرَّاء وَالضَّرَّاء وَالْكَاظِمِينَ الْغَيْظَ وَالْعَافِينَ عَنِ النَّاسِ وَاللّهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ

Tercemesi

O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الْكَاظِمِينَ الْغَيْظَ وَالْعَافِينَ عَنِ النَّاسِ

  • Hadis No: KK3/134 Tahrici: Âl-i İmrân, 3, 134
#83
Hadis

4872 - حَدَّثنا عَبد اللَّهِ بْنُ سَعِيد الْكِنْدِيُّ، قَال: حَدَّثنا عَبدالله بن إدريس عن ليث، عَن طاووس، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، رَضِي اللَّهُ عَنْهُمَا، قَالَ: قَالَ رَسُول اللهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيه وَسَلَّم: عَلِّمُوا وَيَسِّرُوا، ولاَ تُعَسِّرُوا، وَإِذَا غَضِبْتَ فَاسْكُتْ.

Tercemesi

Bize Abdullah b. Said el-Kindî, ona Abdullah b. İdris, ona Leys, ona Tavus, ona da İbn Abbas (r.anhüma) Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir: "Öğretin ve kolaylaştırın. Kızdığın zaman da sus"

Açıklama

Bireyin özel durumunu ve şartlarını dikkate alarak öğrenmesini kolaylaştırmak, öğretimde etkinliği sağlayan en önemli unsurdur. Kolaylaştırma bazen hikaye, öykü vb. araçlarla bireyin zihin dünyasına nüfuz ederek gerçekleştirilir; bazen de özel materyal geliştirmeye ihtiyaç duyulur. Ancak her halükarda eğitimi kolaylaştırmak için, eğitmenin özel çaba harcaması gerekmektedir. Hz. Peygamber'in "Kızdığında sus" uyarısı ise, öğrenme - öğretme sürecini bitirecek ölümcül hatanın yapılmaması için eğiticiye yapılan özel tavsiyedir. Bu, sadece öğretmen için değil, her mümin için altın değerinde bir nasihattir.

  • Hadis No: BM004872
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
Ya hayır söyle, ya da sus
#84
Hadis

الصَّمْتُ حُكْمٌ وَقَلِيلٌ فَاعِلُهُ

Tercemesi

Susmak / sakin kalmak, hükmetmektir. Ancak bunu yapabilen azdır.

Açıklama

"الصَّمْتُ حُكْمٌ وَقَلِيلٌ فَاعِلُهُ، وَمَنْ كَثرَ كَلامُهُ فِيمَا لَا يَعْنِيِه كَثُرَتْ خَطَايَاهُ" Suyutî, Camiu'l-Kebir'de, Ebu Hureyre'den şu haberi rivayet etmiştir: "Susmak, hükmetmektir. Kim boş yere fazla söz sarf ederse, çok hata yapar." (c.4, s.19 H.No: 11234)

  • Hadis No: ŞKMŞ0239
  • Sihhat Derecesi: Mülhem Türü: Diger
İnsanlara güven vermek kişiye saadet olarak yeter
#85
Hadis

حَدَّثَنَا عَاصِمُ بْنُ عَلِىٍّ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى ذِئْبٍ عَنْ سَعِيدٍ عَنْ أَبِى شُرَيْحٍ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ: " وَاللَّهِ لاَ يُؤْمِنُ ، وَاللَّهِ لاَ يُؤْمِنُ ، وَاللَّهِ لاَ يُؤْمِنُ " . قِيلَ وَمَنْ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ: " الَّذِى لاَ يَأْمَنُ جَارُهُ بَوَايِقَهُ " . [ تَابَعَهُ شَبَابَةُ وَأَسَدُ بْنُ مُوسَى وَقَالَ حُمَيْدُ بْنُ الأَسْوَدِ وَعُثْمَانُ بْنُ عُمَرَ وَأَبُو بَكْرِ بْنُ عَيَّاشٍ وَشُعَيْبُ بْنُ إِسْحَاقَ عَنِ ابْنِ أَبِى ذِئْبٍ عَنِ الْمَقْبُرِىِّ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ .]

Tercemesi

Bize Asım b. Ali, ona İbn Ebu Zi'b, ona Saîd, ona da Ebu Şurayh'ın rivayet ettiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Vallahi iman etmiş olmaz, vallahi iman etmiş olmaz, vallahi iman etmiş olmaz!" buyurdu. Kendisine; "Kim, ey Allah'ın Rasûlü (sav)" diye sorulduğunda da: "Komşusu kötülüğünden emin olmayan kimse" buyurdu. [Bu hadisi (İbn Ebu Zib'den rivayette) Şebabe (b. Süvar) ve Esed b. Musa, (Asım b. Ali'ye) mütabaat etmişlerdir. Bu hadisi Humeyd b. el-Esved, Osman b. Ömer, Ebu Bekir b. Ayyaş ve Şuayb b. İshak, İbn Ebî Zib'den, o da el-Mukriî'den, o da Ebû Hureyre'den rivayet etmiştir.]

Açıklama

İbn Ebi Zi'b'den bu hadisi rivayet edenler hadisin sahabi ravisinde ihtilafa düşmüştür. Yukarıdaki rivayet dikkate alındığında ilk üç kişi (Şebabe b. Süvar, Esed b. Musa, Asım b. Ali) bu hadisi Ebû Şurayh'tan, son dörtlü (Humeyd b. Esved, Osman b. Ömer, Ebu Bekir b. Ayyaş, Şuayb b. İshak) ise Ebû Hureyre'den rivayet etmiştir.

Notlar

Kullanıldığı Konular: 190,

  • Hadis No: B006016 Tahrici: Buhari, Edeb, 29
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
İnsanlara güven vermek kişiye saadet olarak yeter
#86
Hadis

حَدَّثَنَا ابْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِى بُكَيْرٍ حَدَّثَنَا شَيْبَانُ عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ عُمَيْرٍ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم: "الْمُسْتَشَارُ مُؤْتَمَنٌ."

Tercemesi

Bize (Muhammed b.) İbn Müsenna, ona Yahya b. Ebu Bukeyr, ona Şeyban (b. Abdurrahman et-Temimi), ona Abdülmelik b. Umeyr, ona Ebu Seleme (b. Abdurrahman ez-Zuhrî), ona da Ebu Hureyre Rasulullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Kendisiyle istişare edilen (yani bir mesele hakkında fikrini almak üzere kendisine başvurulan) kimse güvenilen birisi (olmalı)dır."

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: الْمُسْتَشَارَ مُؤْتَمَنٌ

  • Hadis No: D005128 Tahrici: Ebu Davud, Edeb, 113, 114
  • Türü: Merfu
Allah yardımcın olsun
#87
Hadis

إِذْ يُوحِي رَبُّكَ إِلَى الْمَلآئِكَةِ أَنِّي مَعَكُمْ فَثَبِّتُوا الَّذِينَ آمَنُوا سَأُلْقِي فِي قُلُوبِ الَّذِينَ كَفَرُوا الرَّعْبَ فَاضْرِبُوا فَوْقَ الأَعْنَاقِ وَاضْرِبُوا مِنْهُمْ كُلَّ بَنَانٍ

Tercemesi

Hani Rabbin meleklere: "Muhakkak ben sizinle beraberim; haydi iman edenlere destek olun; Ben kâfirlerin yüreğine korku salacağım; vurun boyunlarına! Vurun onların bütün parmaklarına! diye vahyediyordu.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: فَاضْرِبُوا

Notlar

Kullanıldığı Konular: 412,

  • Hadis No: KK8/12 Tahrici: Enfâl, 8, 12
  • Türü: Ayet
Allah yardımcın olsun
#88
Hadis

فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلَـكِنَّ اللّهَ قَتَلَهُمْ وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَـكِنَّ اللّهَ رَمَى وَلِيُبْلِيَ الْمُؤْمِنِينَ مِنْهُ بَلاء حَسَناً إِنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ

Tercemesi

(Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu). Ve bunu, müminleri güzel bir imtihanla denemek için (yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلَـكِنَّ اللّهَ قَتَلَهُمْ

Notlar

Kullanıldığı Konular: 412,

  • Hadis No: KK8/17 Tahrici: Enfâl, 8, 17
Allah yardımcın olsun
#89
Hadis

إِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُّبِينًا

Tercemesi

Biz sana doğrusu apaçık bir fetih ihsan ettik.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: فَتْحًا مُّبِينًا

  • Hadis No: KK48/1 Tahrici: Fetih, 48, 1
Allah yardımcın olsun
#90
Hadis

الَّذِينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَاناً وَقَالُوا حَسْبُنَا اللّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ

Tercemesi

Bir kısım insanlar, müminlere: "Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!" dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve "Allah bize yeter. O ne güzel vekîldir!" dediler.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: حَسْبُنَا اللّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ

Notlar

Kullanıldığı Konular: 366,

  • Hadis No: KK3/173 Tahrici: Âl-i İmrân, 3, 173
Allah yardımcın olsun
#91
Hadis

قَالَ يَا قَوْمِ أَرَأَيْتُمْ إِن كُنتُ عَلَىَ بَيِّنَةٍ مِّن رَّبِّي وَرَزَقَنِي مِنْهُ رِزْقًا حَسَنًا وَمَا أُرِيدُ أَنْ أُخَالِفَكُمْ إِلَى مَا أَنْهَاكُمْ عَنْهُ إِنْ أُرِيدُ إِلاَّ الإِصْلاَحَ مَا اسْتَطَعْتُ وَمَا تَوْفِيقِي إِلاَّ بِاللّهِ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَإِلَيْهِ أُنِيبُ

Tercemesi

Dedi ki: Ey kavmim! Eğer benim, Rabbim tarafından (verilmiş) apaçık bir delilim varsa ve O bana tarafından güzel bir rızık vermişse buna ne dersiniz? Size yasak ettiğim şeylerin aksini yaparak size aykırı davranmak istemiyorum. Ben sadece gücümün yettiği kadar ıslah etmek istiyorum. Fakat başarmam ancak Allah'ın yardımı iledir. Yalnız O'na dayandım ve yalnız O'na döneceğim.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: وَمَا تَوْفِيقِي إِلاَّ بِاللّهِ عَلَيْهِ

  • Hadis No: KK11/88 Tahrici: Hûd, 11, 88
Allah yardımcın olsun
#92
Hadis

حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ عُثْمَانَ حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ مَخْلَدٍ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ بِلاَلٍ حَدَّثَنِى شَرِيكُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى نَمِرٍ عَنْ عَطَاءٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم : " إِنَّ اللَّهَ قَالَ مَنْ عَادَى لِى وَلِيًّا فَقَدْ آذَنْتُهُ بِالْحَرْبِ ، وَمَا تَقَرَّبَ إِلَىَّ عَبْدِى بِشَىْءٍ أَحَبَّ إِلَىَّ مِمَّا افْتَرَضْتُ عَلَيْهِ ، وَمَا يَزَالُ عَبْدِى يَتَقَرَّبُ إِلَىَّ بِالنَّوَافِلِ حَتَّى أُحِبَّهُ ، فَإِذَا أَحْبَبْتُهُ كُنْتُ سَمْعَهُ الَّذِى يَسْمَعُ بِهِ ، وَبَصَرَهُ الَّذِى يُبْصِرُ بِهِ ، وَيَدَهُ الَّتِى يَبْطُشُ بِهَا وَرِجْلَهُ الَّتِى يَمْشِى بِهَا ، وَإِنْ سَأَلَنِى لأُعْطِيَنَّهُ ، وَلَئِنِ اسْتَعَاذَنِى لأُعِيذَنَّهُ ، وَمَا تَرَدَّدْتُ عَنْ شَىْءٍ أَنَا فَاعِلُهُ تَرَدُّدِى عَنْ نَفْسِ الْمُؤْمِنِ ، يَكْرَهُ الْمَوْتَ وَأَنَا أَكْرَهُ مَسَاءَتَهُ ."

Tercemesi

Bize Muhammed b. Osman, ona Halid b. Mahled, ona Süleyman b. Bilal, ona Şerik b. Abdullah b. Ebu Nemir, ona Atâ, ona da Ebu Hureyre'nin rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle rivayet etmiştir: "Allah Teala şöyle buyurmuştur: Her kim benim (veli) bir kuluma düşmanlık ederse, ben de ona savaş ilan ederim. Kulum bana, kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevimli bir şeyle yaklaşamaz. Kulum bana nafile ibadetlerle de yaklaşmaya devam eder. Nihayet ben onu severim. Ben kulumu sevince de onun duyan kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden bir şey isterse veririm. Bana sığınmak isteyince de muhakkak onu korurum. Ben yapacağım bir şeyde, mümin kulumun ruhunu almadaki tereddüdüm kadar hiç tereddüte düşmedim: O ölümü sevmez, ben de onun sevmediği şeyi sevmem."

Açıklama

Allah'ı seviyarsanız ayetiyle birlikte değerlendirilmelidir. Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren yakın anlamlı kısım şöyledir: فاذا احببة كنت سمعه وبصره ولسانه

  • Hadis No: B006502 Tahrici: Buhari, Rikâk, 38
  • Sihhat Derecesi: Sahih Türü: Merfu
Mahlukata iyilik yap
#93
Hadis

حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مُوسَى أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ عَنْ عُثْمَانَ بْنِ زُفَرَ عَنْ بَعْضِ بَنِى رَافِعِ بْنِ مَكِيثٍ عَنْ رَافِعِ بْنِ مَكِيثٍ وَكَانَ مِمَّنْ شَهِدَ الْحُدَيْبِيَةَ مَعَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم قَالَ: "حُسْنُ الْمَلَكَةِ نَمَاءٌ وَسُوءُ الْخُلُقِ شُؤْمٌ."

Tercemesi

Bize İbrahim b. Musa, ona Abdürrezzak, ona Mamer, ona Osman b. Züfer, ona (Haris) b. Rafi' b. Mekîs, ona Hudeybiye'de Rasulullah (sav) ile birlikte bulunmuş Râfi' b. Mekîs'in söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Kölelere iyi muamele etmek bereket getirir. Kötü davranmak uğursuzluk getirir."

Açıklama

Hadiste geçen köle kavramını bugün için, insanın kendisi için çalışan işçi ya da hizmet eden kişi olarak değerlendirmesi gerekir.

  • Hadis No: D005162 Tahrici: Ebu Davud, Edeb, 123, 124
  • Türü: Merfu
Mahlukata iyilik yap
#94
Hadis

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ سَعِيدٍ الْهَمْدَانِىُّ وَأَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ - وَهَذَا حَدِيثُ الْهَمْدَانِىِّ وَهُوَ أَتَمُّ - قَالاَ حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى أَبُو هَانِئٍ الْخَوْلاَنِىُّ عَنِ الْعَبَّاسِ بْنِ جُلَيْدٍ الْحَجْرِىِّ قَالَ سَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَمْرٍو يَقُولُ جَاءَ رَجُلٌ إِلَى النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ كَمْ نَعْفُو عَنِ الْخَادِمِ فَصَمَتَ ثُمَّ أَعَادَ عَلَيْهِ الْكَلاَمَ فَصَمَتَ فَلَمَّا كَانَ فِى الثَّالِثَةِ قَالَ: "اعْفُوا عَنْهُ فِى كُلِّ يَوْمٍ سَبْعِينَ مَرَّةً."

Tercemesi

Bize Ahmed b. Said el-Hemdânî ve Ahmed b. Amr b. es-Serh- bu hadis el-Hendânî'nin rivayetidir ve daha tamdır- o ikisine İbn Vehb, ona Ebu Hani el-Havlanî, ona Abbas b. Cüleyd el-Hacrî, ona da Abdullah b. Amr şöyle söylemiştir: Hz. Peygamber'e (sav) bir adam gelerek ya Rasulallah (sav) hizmetçiyi kaç defa affedelim? diye sordu. Hz. Peygamber (sav) sükût etti. Sonra adam bu soruyu Hz. Peygamber'e (sav) tekrar sordu. Hz. Peygamber (sav) yine sükût etti. Adam bu soruyu üçüncü kez tekrarlayınca; "onu günde yetmiş defa affedin" buyurdu.

Açıklama

Birinci ve ikinci defa sorulduğunda Hz. Peygamber’in (sav) soruya cevap vermemesi, sorudan hoşlanmadığına işaret etmektedir. Zira zayıf olanı affetmek müslümanın belirgin özelliğidir. Üçüncü defa sorulduğunda ‘Günde yetmiş defa affedin’ ifadesi ise, kesreti yani neredeyse her defasında affedin anlamına gelmektedir.

  • Hadis No: D005164 Tahrici: Ebu Davud, Edeb, 123, 124
  • Türü: Merfu
Allah ihsan sahibidir
#95
Hadis

اللَّهُ لَطِيفٌ بِعِبَادِهِ يَرْزُقُ مَن يَشَاء وَهُوَ الْقَوِيُّ العَزِيزُ

Tercemesi

Allah kullarına lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır. O kuvvetlidir, güçlüdür.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: اللَّهُ لَطِيفٌ بِعِبَادِهِ

  • Hadis No: KK42/19 Tahrici: Şûrâ, 42, 19
Allah ihsan sahibidir
#96
Hadis

وَمِنْ حَيْثُ خَرَجْتَ فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَحَيْثُ مَا كُنتُمْ فَوَلُّوا وُجُوهَكُمْ شَطْرَهُ لِئَلاَّ يَكُونَ لِلنَّاسِ عَلَيْكُمْ حُجَّةٌ إِلاَّ الَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْهُمْ فَلاَ تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِي وَلأُتِمَّ نِعْمَتِي عَلَيْكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ

Tercemesi

(Evet Resûlüm ! ) Nereden yola çıkarsan çık (namazda) yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir. Nerede olursanız olunuz, yüzünüzü o yana çevirin ki, aralarından haksızlık edenler (kuru inatçılar) müstesna, insanların aleyhinizde (kullanabilecekleri) bir delili bulunmasın. Sakın onlardan korkmayın! Yalnız benden korkun. Böylece size olan nimetimi tamamlayayım da doğru yolu bulasınız.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: فَلاَ تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِي

Notlar

Kullanıldığı Konular: 502,

  • Hadis No: KK2/150 Tahrici: Bakara, 2, 150
Allah ihsan sahibidir
#97
Hadis

وَلِلّهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُ فَأَيْنَمَا تُوَلُّوا فَثَمَّ وَجْهُ اللّهِ إِنَّ اللّهَ وَاسِعٌ عَلِيمٌ

Tercemesi

Doğu da Allah'ındır batı da. Nereye dönerseniz Allah'ın yüzü (zatı) oradadır. Şüphesiz Allah'(ın rahmeti ve nimeti) geniştir, O her şeyi bilendir.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: فَأَيْنَمَا تُوَلُّوا فَثَمَّ وَجْهُ اللّهِ Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: فَثَمَّ وَجْهُ اللّهِ

Notlar

Kullanıldığı Konular: 502,

  • Hadis No: KK2/115 Tahrici: Bakara, 2, 115
Allah ihsan sahibidir
#98
Hadis

إِذْ قَالَ اللّهُ يَا عِيسى ابْنَ مَرْيَمَ اذْكُرْ نِعْمَتِي عَلَيْكَ وَعَلَى وَالِدَتِكَ إِذْ أَيَّدتُّكَ بِرُوحِ الْقُدُسِ تُكَلِّمُ النَّاسَ فِي الْمَهْدِ وَكَهْلاً وَإِذْ عَلَّمْتُكَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَالتَّوْرَاةَ وَالإِنجِيلَ وَإِذْ تَخْلُقُ مِنَ الطِّينِ كَهَيْئَةِ الطَّيْرِ بِإِذْنِي فَتَنفُخُ فِيهَا فَتَكُونُ طَيْرًا بِإِذْنِي وَتُبْرِئُ الأَكْمَهَ وَالأَبْرَصَ بِإِذْنِي وَإِذْ تُخْرِجُ الْمَوتَى بِإِذْنِي وَإِذْ كَفَفْتُ بَنِي إِسْرَائِيلَ عَنكَ إِذْ جِئْتَهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ فَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْهُمْ إِنْ هَـذَا إِلاَّ سِحْرٌ مُّبِينٌ

Tercemesi

Allah o zaman şöyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa! Sana ve annene (verdiğim) nimetimi hatırla! Hani seni mukaddes ruh (Cebrail) ile desteklemiştim; (bu sayede) sen beşikte iken de yetişkin çağında da insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı (okuyup yazmayı), hikmeti, Tevrat ve İncil'i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan, kuş şeklinde bir şey yapıyordun da ona üflüyordun, hemen benim iznimle o bir kuş oluyordu. Yine benim iznimle anadan doğma körü ve alacalıyı iyileştiriyordun. Ölüleri benim iznimle (hayata) çıkarıyordun. Hani İsrailoğullarını (seni öldürmekten) engellemiştim; kendilerine apaçık deliller (mucizeler) getirdiğin zaman içlerinden inkâr edenler, "Bu, apaçık bir sihirden başka bir şey değildir" demişlerdi.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: إِنْ هَـذَا إِلاَّ سِحْرٌ مُّبِينٌ

  • Hadis No: KK5/110 Tahrici: Mâide, 5, 110
Allah ihsan sahibidir
#99
Hadis

وَمَا يَسْتَوِي الْبَحْرَانِ هَذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ سَائِغٌ شَرَابُهُ وَهَذَا مِلْحٌ أُجَاجٌ وَمِن كُلٍّ تَأْكُلُونَ لَحْمًا طَرِيًّا وَتَسْتَخْرِجُونَ حِلْيَةً تَلْبَسُونَهَا وَتَرَى الْفُلْكَ فِيهِ مَوَاخِرَ لِتَبْتَغُوا مِن فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

Tercemesi

İki deniz birbirine eşit olmaz. Bu tatlıdır, susuzluğu keser, içilmesi kolaydır. Şu da tuzludur, acıdır (boğazı yakar). Hepsinden de taze et (balık) yersiniz ve giyeceğiniz süs eşyası çıkarırsınız. Allah'ın lütfundan (nasibinizi) arayıp da şükretmeniz için gemilerin, denizi yarıp gittiğini görürsün.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: مِلْحٌ أُجَاجٌ

  • Hadis No: KK35/12 Tahrici: Fâtır, 35, 12
Allah ihsan sahibidir
#100
Hadis

قُلْ تَعَالَوْا أَتْلُ مَا حَرَّمَ رَبُّكُمْ عَلَيْكُمْ أَلاَّ تُشْرِكُوا بِهِ شَيْئًا وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَلاَ تَقْتُلُوا أَوْلاَدَكُم مِّنْ إمْلاَقٍ نَّحْنُ نَرْزُقُكُمْ وَإِيَّاهُمْ وَلاَ تَقْرَبُوا الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ وَلاَ تَقْتُلُوا النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللّهُ إِلاَّ بِالْحَقِّ ذَلِكُمْ وَصَّاكُمْ بِهِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ

Tercemesi

De ki: Gelin Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin -sizin de onların da rızkını biz veririz-; kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah'ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın! İşte bunlar Allah'ın size emrettikleridir. Umulur ki düşünüp anlarsınız.

Açıklama

Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: لاَ تَقْرَبُوا الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ

Notlar

Kullanıldığı Konular: 195, 192,

  • Hadis No: KK6/151 Tahrici: En'âm, 6, 151
  • Türü: Ayet